Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in Osmanlı egemen sınıfları tarafından katledilmeleri, egemen sınıfların sınıf çıkarları gereği idi. Bu türden mirasları sahiplenmek de emekçi sınıfların çıkarı gereğidir. Dolayısıyla Bedreddin’e ve yoldaşlarına asıl ilgi, sahiplenme ve onları olumlama Osmanlı-Türkiye emekçi sınıfları ve ezilen halklar ve ötelenen inanç gruplarınca olmuştur. Çünkü Şeyh Bedreddin, “yarın yanağından gayri her şeyin ortak olması”nı savunurken eşitlikçi bir toplumun müjdecisi olarak algılanmış ve içselleştirilmiştir.