site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Şubat 22, 2024  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika, Sanat

İş, Ekmek, Özgürlük!

11111

Yine geniş bir kitle toplantısında dostlarla bir araya geldik. Emek Partisi’nin düzenlediği toplantı Avcılar – İstanbul’da oldu (10. 2. 2024). Sanırım beş yüzden fazla insan vardı. Salondaki moral motivasyon sanki düzene bir tepki gibiydi. Sokaklarda, üretim alanlarında nefesi kesilen kitlelerin en küçük bir olanak yaratıldığında kendilerini gösterdikleri anlaşılıyor. Salonda “büyük anlatılar”, lüzumsuz nutuklar ve abartılı konuşmalar olmadı. Dolayısıyla önceki toplantılara oranla biraz daha mütevazilik ve ağırbaşlılık vardı diyebiliriz.

Semtten bir grup arkadaşla katıldık toplantıya. Yemekli içkili bir buluşma oldu. Levent Tüzel dahil olmak üzere pek çok işçi, emekçi, kadın erkek, sendikacı arkadaşla karşılaştık. Divriği Kültür Derneği Başkanı Orhan Akkaya, semt muhtar adayımız Canan, baba kız basın fotoğrafçım olan dostlarım Hidayet ve Evrim de oradaydı. Gözlerim Fatih Polat’ı aradı. Orada mıydı, bilmiyorum. Program müzik ağırlıklı geçti. Söylenmesi gerekenleri, sahne alan dostlar adeta sazlarıyla, gitarlarıyla, notalarıyla söylediler. Sözlerini Sabahattin Ali’nin yazdığı Leylim Ley türküsü dillendirildiğinde sahne dans edip halay çekenlerle doldu.

Kitle oynarken salon emekçilerini düşündüm. Büyük restoranlarda garsonların hareketi, davranışı, emeği, durumu oldum olası dikkatimi çeker. Çünkü bu defa da, olduğu gibi koşturarak çalışırlar, karşılığını ne derece alırlar, bilinmez. Bunca yoğun emeğe karşı yine de gülümsüyor, mutlu görünüyor oluşları izaha muhtaç bir durum olsa gerek. Keza salonda kendilerinin konuşulduğunu, oradaki toplantı amacının direk kendileri ile ilgili olduğunu düşünürler mi, onu da merak ederim. Mesela konuşan sendikacı, restorant emekçilerini ne oranda ilgilendirmiştir acaba? Belki sendikalı işyerlerinde belli bir sınıf bilinci gelişmiş olabilir ama küçük işletmelerde durumun hiç de iç açıcı olmadığı söylenebilir. Bildiğim kadarıyla Marx, lümpen proletarya kavramını da otel, motel, restoran, bar, pavyon, kozmetik söktörlerinden hareketle geliştiriyor.

Deliloy türküsü söylendiği sırada bizim masadakiler de dahil olmak üzere büyük çoğunluk sahnedeydi. Bir arkadaş sahnede oynayanların çoğunluğunun kadın olduğunu fark edince sormadan edemedi: Neden kadınlar çoğunlukta? Her türden kitle davranışının sınıfsal olduğu dikkate alınırsa belli bir yanıt oluşuyor aslında. Sınıfsal örgüt, parti ve dernek gibi oluşumların politik karakteri gereği etkinlikler de son çözümlemede politiktir. Dolayısıyla dans, halay ve türkülerin de politik olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Buna göre kitle davranışının aktif veya pasif, devrimci veya reformist olsun, politik olduğu aşikardır. Kitle toplantılarında ve eylemlerinde kadınların ve Kürtlerin dinamik olması bundandır. Diğer toplumsal kesimlere oranla sömürüye daha fazla maruz kaldıkları içindir. Toplantı bileşenlerine bakılırsa kadınların ilgisi yoğun olmakla birlikte gençler açısından benzer düşünceleri söylemek zor.

Programın konuşmalar, müzikler ve oyunlar biçiminde sürdüğünü söylemiş oluyorum. Kitap stantları da bu türden kitle buluşmalarının ayrılmaz parçası oluyor. Kitaplara, hangi kitaplara nasıl bir ilgi olduğunu da gözlemleyip yazsaydım iyi olurdu. Ben kitap ve olup bitenin felsefesini düşünürken salonda bir ara kısa bir sessizlik oldu ve bir konuşmada geçen slogan gibi sözler dikkatimi çekti: İş, Ekmek, Özgürlük! Bu sözlerin duyulmasına salon karşılık verdi. Karşılık tekrardan ibaretti. Eskiden bu sözlerden sonra “kahrolsun faşist diktatörlük” denilirdi. Bu noktada bir geriye düşüş ya da geri çekilişten söz edilebilir. Böylesi bir geri çekilmenin lokal nedenleri yanında esasen evrensel nedenleri olduğunu düşünebiliriz. Devrim rüzgarların yerini, büyük oranda reform rüzgarları alıyor. Umarım proletarya, olgunlaşmasını tamamlayıp bu gidişatı tersine çevirecek bir atılım yapacaktır.

Kitlesel etkinliklerin zayıfladığı ve devlet (sermaye) tarafından engellendiği günümüz koşullarında sayıları binlere varan insanların bir araya gelmesi önemlidir. Çünkü meydanların, sokakların söylediğini bazı tarihsel şartlar içinde salonlar daha anlamlı söyler. Salon duvarları, ekranlar fazlaca etkili olur. Bunları küçümsemek yanlış olur. Reformizme, uzlaşmaya ve her şeyi kamuculuğa indirgeyen Marksizm dışı politikalara karşı devrimci politikaları savunurken kitlesel duruşları ön plana çıkarmak kaçınılmaz görünüyor.

Nihayet kitlenin, duvarlarda yazılı olan “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sözlerine baktıkça bir çok konuyu sorguladığını düşünüyorum. Benzer içeriklerin program boyunca ekrandan da yansıtıldığını anımsatmak gerekiyor. İlerleyen saatlerde Karadeniz türkülerine ve Kürtçe şarkılara geçildiğinde saatler epeyce ilerlemişti. Topluluk, salondan yavaş yavaş ayrılmaya başladığında ekranda büyük puntolarla bir slogan belirdi: “Barbarlık yenilecek işçi sınıfı ve halklar kazanacak!”

Previous StoryUlusal Soruna Felsefeden Baktık!
Next StoryYerel Yönetimler Üzerine

Son Yazılar

  • Söke Söke Alınan Haklar
  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu

Arşivler

  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Söke Söke Alınan Haklar
  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır