site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Eylül 22, 2023  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika, Sanat

Malatya: Deprem Kentlerinden Biri

4444

Dün Malatya’nın şehir merkezindeydim. Otobüsten indim yürümeye başladım. Her taraf yıkım içinde. Birkaç dakika yürüdüm ellerim, yüzüm gözüm, ağzım burnum adeta toz/toprak içinde kaldı. İnsanlar yarı kaygılı yarı kayıtsız bir ruh halindeler. Malatya, şehir ve merkez dememe bakmayın. Ne Malatya, ne şehir ne de merkez var. Üstelik Malatya yalnız da değil, deprem kentlerinden sadece birisi.

Yıkılan binaların “şanslı” olduğu söylenebilir Malatya’da. Zira kalanlar daha korku ve kaygı verici. Ne zaman hangisinin çökeceği, hangisinin altında kimlerin kalacağı belli değil. Gelişigüzel yöntemlerle binaların orta veya ağır hasarlı olduğu söyleniyor. Binaların bir kısmı da, hasarlı olmasına rağmen, boyanıp kiraya veriliyor. Malatya’da hiçbir şey, sistemin, sermayenin, devletin ve ana akım medyanın gösterdiği gibi değil. Hatta bunlar, kentin somut durumunu gizlemek için vardır diyebiliriz. Belli ki diğer deprem kentleri Adıyaman, Maraş, Hatay’da da durum farklı değil.

Deprem Başlamış ve Sürüyor

Nispeten insan sirkülasyonunun olduğu bir alanda bir kaç kare fotoğraf çektireyim dedim. Çünkü felsefe yanında hem de basın faaliyeti yaptığım için görsellere ihtiyacım oluyor. Çekim yaparken beni “önemli biri” zanneden insanlar, kısa sürede başıma toplandı. Önce polis, güvenlik filan sandım. Baktım değil. Sorular sormaya, dert yanmaya, şikayette bulunmaya başladılar. Sermayenin iki faşist kliğine karşı da eleştiriler yapmaları beni çok şaşırttı. Özellikle gösterdikleri binanın üst katlarında sallanmakta olan balkonlar, demirler, krişler, molozlar, pencereler çok korkutucu manzaralar vardı.

Araç sayısı azalmasına rağmen trafik sorunu bile yaşanıyor Malatya’da. İki defa yol tıkandı. Çünkü trafik lambaları da düzenli hizmet vermiyor. Sanki deprem başlamış ve devam ediyor! Aslında deprem ile sonrası süreç arasındaki nüans çok da değişmiş değil. Yol kenarında tezgahtarlık yapan biri diyor ki, Malatya’ya uzaktan bakanlar, ayaktaki binaları görerek durumun vehametini gözden kaçırıyor. Kente gece yarısı baktığınızda binalarda ışık olmadığını görürsünüz. Gece bakınca Malatya, adeta Ortaçağ’daki gibi terk edilmiş bir kasabayı ve karanlığı andırıyor. Oysa deprem bölgesine sermaye medyası üzerinden bakan örneğin Ankaralı, İzmirli, İstanbullu, depremin gelip geçtiğini, yaraların az da olsa sarıldığını, yaşamın normale döndüğünü zannediyor.

Deprem Kentlerinde Pahalılık

Deprem diyarı Malatya’ya geleli bir haftayı geçti. Gözlem yapıyor, arkadaş ziyaretlerinde bulunuyorum. Öğretmen ve yazar arkadaşım Sevim Alagöz ile bir araya geldik hafta içinde. Haçova mahallesindeki evinde buluştuk Sevim hocayla. Buluşunca yukarıdaki tecrübeyi aktardım kendisine. Sevim, depremin tüm yıkımını, acısını ve dramını yaşadı. Adıyaman’da ailesinden bir kaç kişiyi kaybetti. Depremden sonra kent dışına çıkan, yakınlarına sığınmak durumunda kalan yüzbinlerden birisidir. Durumun, benim gözlemlediğimden de vahim olduğunun altını çizdi. Ortalık kirli. Sular içilmiyor. Evin her gün, her saat tozunu almak gerekiyor dedi. Ev sahipleri “çıkın” diyormuş. Piyasaya zam egemen. Pahalılık var ama her şey deprem kentlerinde olduğu gibi Malatya’da daha da pahalı.

Deprem İçinde Edebiyat Tartışması

Sevim hoca, beslenme, eğitim ve alternatif tıp konusunda kendine özgü düşünceleri, icatları olan birisi. Karadut pekmeziyle kakuleyi sentezleyip, karanfille aromalandırarak yaptığı meyve suyundan içtik. Yine kendine özgü çay ve çorbayı da ekleyelim. Motosiklet turu da yaptık kent içinde. Yuki-Amy diye bilinen bir elektrikli araç bu. Sevim, klan, kandaş kültürüne meraklı olduğu için modern teknolojiye fazla yakın ve yatkın değil.

Arkadaşınız yazar ve kadın olursa konu şiir, edebiyat ve felsefeye dek genişler. Kapitalist, erkek egemen ideoloji de gündem oldu buluşmamızda. Sevim hoca, yeni neslin kitapla bağlantısının zayıf olduğundan şikayetçi. Gogol, Çehov, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal gibi isimlerin bilinmediğini söylüyor. Depremi, Çehov’un ya da Sait Faik’in kaleminden okumak isterdik dedik.

Konu erkek eleştirisine de geldi. Feminist biri değil Alagöz. Kapitalizm ve feodal geleneklere dayanarak erkek egemenliğini teşhir etti. Kişisel deneyimleriyle de bunları destekledi. Demek ki insan, deprem ve yıkımlar da olsa acılarla yaşayamıyor. Acıların yerini sanat, estetik, sosyal analiz ve bunların getirdiği güzellik ve hazlar, gülümsemeler, sevinçler alabiliyor. Aksi halde insan herhalde yaşamını sürdüremezdi. Dostoyevski de buna benzer bir söz ediyor: İnsan bilimsiz, ekmeksiz, yemeksiz yaşar ama güzelsiz, sanatsız yaşayamaz!

Diğer deprem kentlerinde de olduğu gibi Malatya’da da konuşmalar, tartışmalar, görüşmeler dönüp dolaşıp depreme geliyor. Zira düşünceleri mekan ve coğrafya yönlendiriyor. Mekan güven vermiyor kuşkusuz. Çatlamış, darbelenmiş binaların dinamitlerle yıkımı sürüyor. Bunların, önlem alınmadan yapıldığı için yıkım sırasında her taraf toz bulutu oluyor. Tozun içinde kansere yol açan maddeler bulunduğuna inanılıyor. Malatya’da yerel bir gazete dün şöyle bir habere imza attı:

“12 bloktan oluşan Yeşilevlerin 9 bloku dinamitle patlatılarak yıkıldı. Depremin vurduğu Malatya’da ağır hasarlı binaların dinamitle yıkımı devam ediyor. Malatya’nın ilk yüksek katlı binaları olarak tarihe geçen Malatya’nın Eski Belediye Başkanı Ahmet Münir Erkal döneminde yapılan Yeşilevler bugün yıkıldı. 9 binanın aynı anda yıkımında çevreyi yoğun bir toz kapladı. Yeşil Evler’in yıkımında 2.5 ton dinamit kullanıldığı belirtildi.”

Previous StoryMalatya 1970’lere Dönmüş
Next StoryYılmaz Güney ve Klasik Beşler

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır