site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Kasım 7, 2021  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe, Politika

Dayanışmanın Diyalektiği Ve Çıkmazı

111

Dayanışma konusu, halk kültüründe merkezi bir yer işgal eder. Kutsanacak denli de yüceltilir ve sahiplenilir. Oysa diyalektik düşünüldüğünde birlik, destek ve dayanışma kültürü kurulu düzeni yeniden üretme işlevi de görür. Bugün birlikte kahvaltı yapmak için semtteki dostlarla bir aradaydık. Dayanışma konusu üzerinde düşünme imkanı buldum. Konuşmalı, sazlı-sözlü bir kaç saat geçirdik semt sakinleriyle. Kahvaltı hizmetine erkeklerin de eşlik ettiği görünmekle beraber mutfaktakiler genelde kadındı. Müzisyen Metin Karakuş ve Ali Dinç arkadaşlarım bağlama ve gitarlarıyla deyişler ve halk türkülerini seslendirdi. Bana da plansız bir şekilde konuşma önerisi getirilince bir anda kendimi hazırlıksız bir biçimde konuşma masasında buldum.

Her toplumun kendine özgü karakter özellikleri olduğu, ruh durumları bulunduğu iddiası, önemli bir iddiadır. Mesela Alman filozofu Herder, folklor üzerinde durmuştur. Tarihin dille, gelenekle ve edebiyatla ilişkisini kuran bu tür düşünürler ne var ki bu geleneklerin ekonomik ve sosyal gerçeklikle ilgisini kurmazlar. Halbuki komünal gelenekleri yaşatmak isteyen, devletsiz toplumlar baskıya maruz kaldıkları için birlik, dayanışma içinde olurlar ve dolayısıyla direniş zorunlu olur. Demek ki salt hoşça zaman geçirmek için bir araya gelinmiyor. Bir ihtiyaç ve gereklilik var. Dayanışmanın ve direnişin çıkmaz bir sokağa dönüşmemesi için yeni bir dünya inşa etme mücadelesine olanak sunması, zemin teşkil etmesi gerekir. Yani destek ve dayanışmaya ihtiyaç duyulmayan bir dünyanın inşa edilmesi tek çıkar yol olmalıdır.

Sıklıkla duyarız “dayanışma gecesi”, “birlik konseri”, “halk günü”, “toplu yemek”, “kahvaltı buluşması” hatta “görgü cemi” türünden günler vardır. Ülkemiz üzerinden söylersek sol ve ayrıca Kızılbaş/Alevi kültüründe dayanışma ve birlik kültürüne vurgu yapılır. Bugün toplandığımız  mekanda Kızılbaş/Alevi kültürünün ruhu, mitosları, imgeleri, değerleri baskındı.

Ortamdaki insanların ruh dünyasında birbirine bağlılık duygusunu görmek zor olmuyordu. Ortamdaki figürlere bakınca bir direniş geleneğini görmek zor değildi. Bir tarafta Pir Sultan ile birlikte 7 ulu ozan, bir tarafta Seyyit Rıza ve Madımak’ta katledilenlerin fotoğrafları vardı. Dayanışmanın gerekliliğini tüm bu değerlerden, ortamlardaki insan ilişkilerinden anlamak mümkündür ve dayanışma kültürü, ilkece desteklenmelidir.

Figürler, semboller, alışkanlıklar rastgele oluşmaz. Konuşmamda ezilen halkların, en önemli özelliklerinden birinin dayanışma ve buna bağlı bir biçimde direniş olduğunu söyledim. Şeyh Bedreddin’in ayaklanmasına vurgu yapmak kaçınılmaz oldu. Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal şahsında direniş odaklarını konuşmamda andım. Deniz, Mahir, İbrahim, Mazlum gibi isimleri konu etmekten ise son anda vazgeçtim.

Konuşmam spontane geliştiği için haklar ve özgürlüklere vurgu yaparken mücadele konusuna gönderme yapmam kaçınılmaz oldu. Çünkü kullanılan hakların bedeli önceki kuşaklarca ödenmiştir. Dayanışma geleneğinde miras aldığımız değerler bunlardır. Oysa Aristoteles’ten Voltaire’e ve İbn Haldun’dan Kant ve Hegel’e dek büyük filozofların hiç biri özgürlüklerle mücadele ve bedel arasında bir ilişki kurmamıştır.

Kızılbaş/Alevi geleneğinde olduğu gibi Kürt tarihinde de bir direniş geleneğinin olduğunu söylemek zor olmasa gerek. Bu geleneğin evrensel planda emekçi sınıflarla bağlantısını kurmak altı çizilmesi gereken bir husustur. Demek ki sorunu daha çok ve yoğun olan toplumlar birlik, beraberlik ve dayanışmaya ihtiyacı oluyor. Şu da var ki dünyayı değiştirmeyi, eşitlikçi bir dünya toplumunu hedeflemeyen dayanışma kültürü, sömürü düzenini yeniden üretmek dışında bir işlev görmez.

Previous StoryDevrimin Değersiz Kılınması
Next StoryTarihte “Gerçekten” Neler Oldu?

Son Yazılar

  • Bedeni ve Benliği Kırlara Bırakmak
  • Doğaya Dönmek İlkellik Değildir
  • Din Ne Zaman Sönümlenir? / Özgen Turan
  • Başlangıçta Neden Şiir Vardı?
  • Freud, Picasso ve Muzaffer Oruçoğlu

Arşivler

  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Bedeni ve Benliği Kırlara Bırakmak
  • Doğaya Dönmek İlkellik Değildir
  • Din Ne Zaman Sönümlenir? / Özgen Turan
  • Başlangıçta Neden Şiir Vardı?
  • Freud, Picasso ve Muzaffer Oruçoğlu

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır