Spinoza, Kant, Schopenhauer ve Nietzsche: DUYGU FELSEFESİNİN DÖRT BÜYÜKLERİ Tek tarz bir felsefe olmadığını birçok kez vurguladığımı anımsatmak isterim. Felsefenin çağlara, filozoflara, akımlara, sınıflara, coğrafyalara göre değişik şekillerde üretildiğini ve icra edildiğini görüyoruz. Bu yüzden de hangi felsefe, kimin için felsefe, neden felsefe? türünden soruların varlığı da insanı şaşırtmamalı. Bu metinde çağdaş felsefe akımı olarak […]
Yeni Ateizm ve Tarihsel Materyalizm
Geçen yüzyılın önemli özelliklerinden birisi düşün ve sanat alanında yüzlerce ekol ve akımın ortaya çıkmış olmasıydı. Bu akım ve anlayışların ortak paydası olguları, olayları ve kültürel disiplinleri tarihsellikten muaf tutmasıydı. Tarihsellik derken şüphesiz ki tarihsel materyalizmi kastediyorum. Son zamanlarda, bulunduğum entelektüel ortamlarda konusu edilen yeni ateizm akımı da bir süre zihinleri işgal edeceğe benziyor. Başında […]
Felsefe: Marx’tan Önce ve Sonra
Kim ne derse desin toplumun (zenginiyle yoksuluyla) felsefeye, Marx’a ve komünizme olan merakı yaşamın her alanında sürüyor. Her türden maddi ve kültürel etkinliğin dayandığı, dönüp dolaşıp geldiği yer Marksizm oluyor. Marx ismi de, bir şekilde felsefe ve komünizm gibi iki kavrama gönderme yapıyor. Burada yaşamın gündelik akışı içinde tanıklık ettiğim bir tecrübeyi Marx ile de […]
Hakikatin İzinden Yürümek
Zulmün 10.000 yıldan beri “uygarlık”, “modernizm” “aydınlanma, “demokrasi” ve “hukuk” adı altında yaydığı karanlığa karşı hakikatin kızıl ışığını bir kez de Sivas’ta yakmak üzere yürüyüşe geçenler, bundan tam 29 yıl evvel saray ve saltanat sahipleri tarafından yakılarak katledildiler. 2 Temmuz 1993 tarihinde bir kez daha katliama uğradı Kızılbaş/Alevi toplumu. Çünkü hakikatin ışığını yakanlar, her tarihsel […]
Devrimci Sanatın Kültürel İklimi
Haziran etkinlikleri sürüyor. Ülkemizin tarihi, ocak, mart, mayıs, temmuz ayları gibi haziran ayı bakımından da “zengin” tecrübelerle doludur. Önemli kazanımlar ve kayıplar söz konusudur. Başta şiirimizin büyük şairi, komünist ozan Nazım Hikmet’i ayrıca edebiyatımızın temel taşlarından olan Orhan Kemal’i, Kürdistan coğrafyasını dizelere yansıtan Ahmet Arif’i ve Karadeniz’in asi sesi Kazım Koyuncu’yu haziranda kaybettik. Hasan Hüseyin […]
Bedeni ve Benliği Kırlara Bırakmak
Sabahattin Ali, bir şiirinde “Benim meskenim dağlardır” derken, Kuyucaklı Yusuf adlı romanda ise eserin sonunda sevgilisini kaybeden kahramanın, atını kırlara ve ormanlık dağlara doğru sürdüğü görülür. Biz de geçen pazar günü (19 Haziran 2022), yaklaşık 500 kişiyle birlikte atlarımızı değilse de araçlarımızı kırlara sürdük. Yaşam Ağacı Derneği’nin organize ettiği, çimenler üzerinde, ağaçlar arasında bir piknik etkinliğindeydik. […]
Doğaya Dönmek İlkellik Değildir
Dün yüzlerce kişiyle birlikte kendimizi Kemerburgaz (İstanbul) ormanlıklarının derinliklerine taşıdık. Kadınlı erkekli, genç yaşlı bir bileşenden oluşan arkadaş grubumuzla birlikte gün boyu halaylara durup türküler söyledik. Bol oksijenli bir ortamda kuşları ve köpekleri de beslediğimiz oldu. Davetli olduğum ortamlarda giderek bir geleneğe dönüşen bir de konuşma programım vardı. Konu olarak Alevilik ve 2 Temmuz 1993’teki […]
Din Ne Zaman Sönümlenir? / Özgen Turan
Kutsal ve kutsal olmayan dinler yaşamımızı büyük oranda etkiliyor. Bu doğrultuda pek çok yayının söz konusu olması da doğaldır. Konuyu Mehmet Akkaya’nın “Din Felsefesi” adlı eserinden okumak ve üzerine düşünmek önemli olabilir (Belge Yayınları, 2021). Kitaptan anlaşıldığı kadarıyla kendisini solda gören daha doğrusu Marksizm içinde gören pek çok kişi ve çevrenin din yorumu hiç de […]
Başlangıçta Neden Şiir Vardı?
Geçen hafta şair arkadaşım İsmet Alıcı’nın Sabah Kasidesi adıyla yayınlanan yeni şiir kitabına dair konuşmak üzere bir araya geldik. Konu şiiri de aşarak müzik ve resim alanına, hatta felsefeye ve siyasete dek genişledi. konuşmamıza ilişkin itirazlar ve eleştiriler de yapıldı. Şimdi ben kısaca Alıcı’nın konuşma içeriğinden kısaca söz edip esasen kendi konuşmamın içeriğinden söz etmek […]
Freud, Picasso ve Muzaffer Oruçoğlu
20. yüzyılın başından itibaren sanat dünyasında bir genişleme olduğu genelde kabul görmektedir. ‘Her iki buçuk yıla bir sanat akımı karşılık gelir’ sav sözünde de bu gizlidir. Bu durum çağın sanatçılarını bu arada romancılarını ve ressamlarını da etkilemiştir. Sosyalist-gerçekçi denilen Marksist sanat anlayışları da aynı dönemde temel bulmuştur. Bazı örneklerine Muzaffer Oruçoğlu bağlamında geçen haftaki yazımda/paylaşımımda […]