Liseden arkadaşımdır Mehmet Akkaya. Salı akşamları eve gelen misafir gibi oldu. Çünkü internette yayın yapan Komün tv’de felsefe programları yapıyor. Meraklılar için söylüyorum, program her salı akşamı Türkiye saati ile 20-21.00 arası yayınlanıyor. Bu hafta bir saati de aştı, bir buçuk saat yayın oldu neredeyse. Herkesin evde olduğu bir zaman seçilmiş, bu yüzden izleyebilmek kolay oluyor. Gerçi şimdilerde korona nedeniyle çoğunluk evde oluyoruz…
Programda bir tartışma, sohbet, özgürlük ve konuşma havası olması benim için iyi oluyor. Samimi, sıcak bir durumdur yani. Akkaya’nın kullandığı dil için yalın ve karmaşık bir dil diyebiliriz. Bazen çok anlaşılır ve basit oluyor. Bazen terimler kullanılıyor. Neyse ki örnekler konuyu aydınlatıyor. Yani kitap okuma alışkanlığı olana da olmayana da hitap eden bir dil. Bu dil izleyiciyi/toplumu felsefeye yaklaştırır, felsefenin sevilmesine imkan verir diye düşünüyorum.
Rahat ve sakin duruşuyla, dikkatli sorularıyla Devrim Kara’yı da unutmamak gerekiyor. Hem kendi sorularını hem de izleyici görüşlerini ekrana taşırken ilgi çekiyor. Programın iki kişi olarak düşünülmesi benim hoşuma giden ayrı bir konu. Dinamiklik sağlıyor. Devrim Kara, daha kısa ve özlü sorabilse Mehmet hoca da daha kısa yanıtlar verse belki daha da dinamik olur. Yine de Akkaya’nın tecrübesine itibar etmek gerekiyor.
Program hızlı akıyor, yavaş aksa nasıl olur, bilemiyorum. Birçok soru yanıtlanamıyor, eksik kalıyor. Mesela bu haftaki sunumda Kaypakkaya bahsi sanki eksik kaldı. Keza bilge, düşünür deniyor ama bunlar da açıklanmıyor. Bilemiyorum, bu hafta yeniden dönülür belki. Çünkü Akkaya, programda geriye dönüşler olacağını söyledi.
Dijital teknolojinin sürprizleri de oluyor. Ne kadarı bizden ne kadarı yayından kaynaklanıyor, bilemiyorum. Fakat zamanla daha iyi olur diyelim. Komün tv’ye, arkadaşım Mehmet Akkaya’ya ve sevgili Devrim Kara’ya… emeği geçenlere, izleyicilere teşekkür eder, başarılar dilerim…
FELSEFE PROGRAMLARI İNTERNETTE
Birol Sakin
Felsefeci-yazar Mehmet Akkaya’yı uzun süredir tanırım. Eskiden muhalif televizyon kanallarında konuklu felsefe programları yapardı. İlgiyle izlerdim. Sonra kitaplarıyla görüldü. Şimdi de internette yayın yapan Komün Televizyonu’nda görüyoruz. Programın adı Felsefenin Gözü. Tartışma üslubuyla ilerliyor. Üç haftadır izliyorum. Programa Devrim Kara da sorularıyla eşlik ediyor. Sorulardan, yorumlardan anlaşıldığına göre ilgi de yoğun oluyor.
Mehmet hocamız, giderek kendine özgü felsefe anlayışları, yöntem ve kavram analizleri getiriyor. İzleyiciyi ısrarla programın içine çekmesi de dikkat çekici. Bitmiş bir felsefe yoktur diyor. Bu yüzden de eleştiriye vurgu yapıyor. Akkaya’ya göre felsefe birlikte yapılan bir etkinlik. Bu yüzden de izleyicinin aralara girmesi önemli oluyor.
Tempolu bir sunum ortaya çıkıyor. Aristoteles konuşulurken birden Marx’a Mao’ya gidiliyor. Sürekli gezinen bir sunum gibi görülmesi dağınıklık izlenimi yaratıyor. Neyse ki tekrarlar oluyor. Konular, sorular yenileniyor. Mehmet hocamız da bu dağınıklıktan rahatsız değil, tekrarlardan da rahatsız olmuyor. Belki de ilerleyen programlarda bazı eksikler giderilecek. Akkaya, eksikleri gidermek için izleyici önerisine ihtiyaç duyuyor. Bunu da diyalektik felsefenin gereğine bağlıyor. Bu haftaki programda da “bilgi vermiyoruz, bilinç ve düşünce üzerinde duruyoruz” denildi. Oysa pek çok konuda bilgi de veriliyor. Mesela “arkhe” konusu açıklandı bu hafta. İyonya okulunun (Thales) felsefesi ilk felsefe olarak tartışıldı. Bence çok da ilgi çekmiştir.
Filozof ile felsefeci aynıdır deniliyor. Felsefe öğretmeni, felsefe öğrencisi veya bizim gibi felsefe meraklıları felsefeci/filozof sayılmıyor. Kime felsefeci ya da filozof deniliyor? Mehmet hocamıza göre bir kişi en az bir özgün kuram, kavram veya tez ileri sürüyorsa bu kişi (geniş anlamda) filozoftur. Ayrıca bir tez, kavram ve kuram getirmemiş ama bilinen bir tez, kavram ve kurama müdahale eden içeriğini değiştiren kişiler de filozof sıfatı kazanmaktadır.
SALI AKŞAMLARI FELSEFE
Hüseyin Güvendir
Salı günleri Komün Tv’de yayınlanan felsefeci Mehmet Akkaya’nın konuk olduğu ve Devrim Kara’nın sunumunu yaptığı Felsefenin Gözü adlı bir programı izliyorum. Programın güncel olaylara felsefi bir gözle bakması, yorumlar getirmesi çok olumlu bir düşüncedir. Özellikle izleyicilerin katılımını sağlamak programa bir dinamizm getirmektedir. Bu hafta benim de sorularım oldu.
Programda demokratik bir hava var. Sunum yapanlara eleştiri getirmek, soru sormak serbest, bu da programı daha izlenilir kılıyor. Tabi ki ilk defa böyle bir program yapılıyor. Birtakım eksiklikleri, hataları olacaktır, olması da normaldir. Bu ileriki programlarda giderilecek sorunlardır. Benim programda dikkatimi çeken konulardan birisi de moderatör ile konuğun karışmış olmasıdır.
Yani açılışı konuk yapıyor. Alışıldık anlayışlara biraz ters gibi geldi bana. Akkaya’nın bir uygulaması olabilir. Bazı kurallara aykırı davranıyor Mehmet hoca. Bunu da ekrandan söylüyor zaten. İlk programda Devrim Kara’nın amatörlüğünden kaynaklanıyor sanmıştım. Hayır, moderatör de etkili olabiliyor. Yeni bir program, henüz ilk sunumlar yapılıyor ileri de daha da etkili olur diye düşünüyorum. Şimdiden salı gününü bekliyorum…