Beş altı yıl evvel tanışmıştık Mehmet Akkaya ile. Yerel bir televizyonda program sunuyordum. Kitapları olan biri ve bizim hemşerimiz olduğunu duyduğumda felsefeci olduğunu da öğrendim. Program yapalım denildi. Başka meraklısı olmadığı için programı ben sundum. Sonra da etkinliklerini izlemeye başladım. Şimdi de internetten yayın yapan Komün tv’den izleme imkanı buluyorum. Program bağlamında bir şeyler söyleyeyim dedim. Zaten yayın sırasında da kanaatlerimin bir kısmını yorum sayfasına yansıtmıştım: felsefeyi televizyondan izlemek, sanırım geniş bir kesime ilginç gelmiştir. Alışılmadık bir şey, yeni bir gelenek…
Bu hafta felsefenin Gözü’nde kavramlar vardı. Siyaset, tarih, güncel gelişmeler, yokluk, yoksulluk, işçi-işveren, hak, hukuk adalet üretim, tüketim vs. vs bütün bu konuları günlük yaşantımız içerisinde konuşmaya, tartışmaya bazen az bazen yeteri kadar zaman ve mekan bulabiliyoruz. Fakat ne yazık ki felsefe bütün bu konular kadar şanslı diyemeyiz. Yine de Akkaya büyük bir gayretle kavramlara yöneliyor. Bunu yaparken de özgün bir felsefe yapmaya çalışarak bunu kitlelerle birlikte yapmanın olanaklarını arıyor. Geçen haftaki programına da Descartes ile başladı, felsefeci, filozof kimdir tartışmasına kadar geniş bir konuya yöneldi. Hem programın sunucusu Devrim Kara’dan hem de izleyicilerden gelen soruları yanıtlanmaya çalışılması programı da canlı kılıyor.
Benim açımdan felsefeci/yazar Mehmet Akkaya, kendi alanı olan felsefeyi, hak ettiği şekilde anlatabilmek, daha geniş kitlelerle buluşturmak ve felsefeyi sevdirmek adına çok ciddi çalışmalar yapan kıymetli bir düşünür ve felsefecidir. Demin de söylediğim gibi kendisi Malatyalı olan sayın Akkaya Malatya’da birkaç defa televizyonda, birkaç defa da radyoda konuğum oldu. Birçok paneline ve söyleşisine katılıp dinleme imkanı buldum. Programa gelen yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla pek çok kesim tarafından da ilgiyle izleniyor. Birçok kişi gibi bana da konular biraz ağır geliyor. Zaten Akkaya da söylüyor: felsefe özel bir çaba gerektirir. Mesela geçen haftaki kavram tartışmasında birçok tartışma da yürütüldü. Programın anlaşılmaz olduğunu ileri sürenler de var. Yine mesleği (medya) biraz bilen olarak görüyorum ki, felsefeye ve felsefenin gözü programına ilgi çok fazla. Çünkü felsefe dersleri, konuları, toplantıları, programları sıkıcıdır. Akkaya ile Devrim, bence bunu başarıyla sevdiriyorlar.
Akkaya’nın program dışında, sosyal yaşamımda da önemi var. Özellikle benim (yeniden) kitap okumaya yönelmemde çok büyük etken olmuş ve bilgisinden azami derecede yararlandığım ve çok önemsediğim bir arkadaşımdır. Felsefeye bu kadar emek veren sevgili Akkaya’nın internet üzerinden yayın yapan Komün TV’de FELSEFENİN GÖZÜ ismiyle yeni bir program yapması değerli bir çaba. Onu, felsefe konusunda yeni bir kapı açarak felsefeyi anlatmaya devam ederken görmek beni mutlu ediyor. Başarılar diliyorum.
Akkaya’yı tanıdıktan sonra hiç ilgi alanım olmamasına rağmen felsefeyi sevdim ve felsefe kitapları okuyorum artık. Bu da bana gösterdi ki yaşama felsefeyi katmadan yaşamın büyük bir bölümü boşlukta kalıyor. Geç de olsa, güzel etkinliklere tanık oluyor insan. İyi ki Mehmet Akkaya’yı tanımışım. İyi ki Komün tv var, başarılar sevgili hemşerim, değerli arkadaşım.