Felsefi Pedagoji Açısından
FELSEFEYİ ÖĞRENME YOLLARI
Pedagoji nedir? Pedagoji, çocuk eğitimi anlamına geliyor. Latincedir. Eğitimbilim, eğitim felsefesi, eğitimin psikolojisi konularıyla akraba bir kavramdır. Genel bir pedagojiden söz edilse bile özel durumlar, mutlaka söz konusudur. Daha da önemlisi, pedagoji şüphesiz ki her disiplin gibi sınıfsal bir özellik gösterir. Çocuk ve yetişkin pedagojisi, kadın ve erkek pedagojisi, bilim ve felsefe pedagojisinden söz etmek mümkündür. Bunun gibi dinsel, hukuki, estetik ve siyasi pedagojinin de kendine has ilkeleri vardır. Felsefe eğitimi için gerekli olan pedagojik ilkeleri, yöntemleri konuşmak üzere perşembe günü TSİ 21.00’de Yol TV ekranlarında buluşuyoruz.
Pedagojik yöntem deyince bana göre iki ana yöntem akla gelir. Analitik pedagoji ile diyalektik pedagoji. İlki burjuva sınıfının ve dünya görüşünün pedagojik anlayışıdır. Diğeri de proletarya sınıfının ve ezilenlerin pedagojik anlayışıdır. “Ezilenlerin Pedagojisi” adıyla yayınlanmış eserler de vardır. Analitik, adından da belli olduğu gibi parçalar, analiz eder. Burada tek tek parçalara yönelmek esastır. Bu pedagojinin felsefi kaynaklarını F. Bacon ve R. Descartes’te buluyoruz.
Analitik pedagojinin üç biçimi vardır. Liberal pedagoji, teolojik pedagoji ve milliyetçi (ulusalcı) pedagoji. Yine de analitik pedagojiyi, liberal pedagojiye indirgemek mümkündür. Türkiye gibi ülkeler dikkate alındığında biraz daha geniş olduğu söylenebilir. Diyalektik pedagoji ise olay ve olguları analiz etmekle, parçalara ayırmakla birlikte bunlar arasındaki ilişkileri gözeten bir pedagojik yöntemdir. Analitik pedagojide öğrenilmesi gereken olay ve olgular arasındaki ayrımın, ontolojik olduğu kabulü vardır. Diyalektik pedagojide ise varlık tarzları arasındaki ayrım epistemolojik ayrımdır. Örneğin ekonomik temel ile kültürel üstyapı arasındaki ayrım, analitik pedagoji açısından ontolojiktir. Oysa diyalektik pedagoji açısından bu ayrım epistemolojik ayrımdır. Dikkat edilirse ilkinde korelasyon yoktur. Diyalektikte ise korelasyon vardır.
Pedagojik açıdan felsefe tarihinin tasnifi önemlidir. Tarihsel süreç içinde felsefe tarihini esas alan bir pedagojik yöntemden söz etmek gerekiyor. Genellikle üç dönemden söz edilir. Antikçağ felsefesi, Ortaçağ felsefesi, Yeniçağ felsefesi. Bu dönemlerdeki felsefeler, daha çok kronolojik bir tarzda ele alınır. Kronolojik şekilde konulması, modern burjuva toplumunun bakışını yansıtıyor, özneldir. Daha sonraki çağlarda bu söylemin değişeceğini düşünmek yanlış değildir. Bunun yerine yüzyılları dikkate alarak yapılan tasnif daha makul görünüyor. Milattan önce 5. yüzyıl felsefesi veya milattan sonra 4. yüzyıl felsefesi gibi. İsa’dan önce veya İsa’dan sonra gibi ifadeler de özneldir. Bunun yerine “milat” teriminin kullanımı daha uygun görünmektedir.
İkinci yol olarak akademilerde olsun, felsefe bölümlerinde olsun, serbest çalışmalarda olsun, sistematik felsefe eğitimiyle farklı bir pedagoji daha vardır. Burada temalar, sorunlar veya konular üzerinden yapılan bir eğitim yöntemi önplana çıkar. Geçen hafta yaptığımız “Felsefede arkhe sorunu” gibi bir başlık buna iyi bir örnektir. Bu konu kendini felsefenin alt dalları biçiminde de göstermektedir. Bilgi felsefesi, varlık felsefesi, sanat felsefesi, siyaset felsefesi, hukuk, etik, insan, din, dil… Burada da kıyaslama yöntemi izlenmelidir.
Sanatın siyasetle, bilginin varlıkla mukayese edilmesi, konuyu derinleştirir, bilgi içeriği netleşir. Yani analitik pedagojiyi aşan, diyalektik bir pedagojiye dikkat çekiyoruz. Tematik felsefe eğitimini ikiye ayırmak yanlış olmaz. Birisi, kendisini felsefenin alt dallarında gösterir. Diğeri de bunun dışında kalan temalardır. Arkhe örneğini vermiştik. Barış sorunu, aşkın felsefesi, kadın sorunu…
Biyografik felsefe eğitiminin de altını çizmek lazım. Üçüncü yol diyebiliriz. Filozoflar tek tek ele alınarak kitapları, felsefi kuramları konu edilir. Gerek kuramların gerekse filozofların yaşam öykülerini karşılaştırmak gerekiyor. Bu eğitim biçiminde de de mukayese önemli bir pedagojik yöntemdir. Karşılaştırma, diyalektik bir yöntemdir. Tek tek ele almak, ezber olur ve analitik pedagoji için geçerlidir. Her konu böyledir aslında. Marksizmi tek başına, liberalizmi tek başına ele almak da insana bilgi ve bilinç kazandırır. Buna karşın bunları birbiri ile kıyaslayarak ele almak “derin ve devrimci bilinçlenme” sağlar.
Dördüncü olarak akımlar yolunu öneren bir pedagojiden söz edilebilir. İdealizm ve materyalizm bunların başında geliyor. Empirizm ve rasyonalizm iki karşıt felsefi akımdır. Atomculuk akımı, sezgicilik akımı, varoluşçulukk… Fenomenoloji, yorumculuk, Kantçılık, Hegelcilik, Marksçılık…
Felsefe eğitiminde beşinci bir yol olarak coğrafyalara odaklanmak olabiliyor. Doğu felsefeleri, Batı felsefeleri diyebiliriz. Bunlara bağlı olarak Hıristiyan felsefeleri ve İslam felsefelerini de anmak yanlış olmaz.
Felsefi pedagojinin bütününde, düşünce tarihinde bir yoğunlaşma vardır. Kronolojik bir gezi söz konusudur. Thales’ten başlanır ve günümüze kadarki tüm filozoflar ana hatları ile eğitim konusu olur.
Çalışma sırasında, filozoflara eleştirel ve sorgulayıcı bakış son derece önemlidir. Çünkü yüceltilen, kutsal sayılan konu ve değerleri öğrenmek, onların bilgisine egemen olmak mümkün değildir. Felsefi bilginin, diğer bilgi türleri gibi değişmekteki, değiştirmekteki ve devrim yapmaktaki gücünü bilince çıkarmak elzemdir.
Felsefeyi, sanat, bilim ve siyaset ile karşılaştırarak okumak, çalışmak gerekiyor. Bu alanları genel hatları ile bilmeden felsefe öğrenmek ve yapmak zordur. Hattizatında ilk kuşak filozoflar bunların hepsinde fikir sahibiydi. Kaldı ki tarih, edebiyat, matematik, tiyatro bilmeden felsefe bilmek pek de mümkün olmaz. Tersine felsefe bilmeden sanat, edebiyat, siyaset, tarih bilmek de mümkün değildir.
Felsefeyi öğrenmenin en pedagojik bilgilerine sahip olunsa bile dünyaya, yaşama ve insana temas etmeden, eleştirel bir tutuma sahip olmadan, okul, cami, kilise ve üniversite müfredatına karşı mesafe almadan, daha da önemlisi “felsefe yapmadan” felsefe öğrenmenin mümkünatı yoktur. Felsefe derken de “yorumlayan felsefe” ile “değiştiren felsefe” arasına kalın bir çizgi çekmek gerektiği mutlaka akılda tutmalıdır.