site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Haziran 11, 2025  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika, Sanat

Suya Karışan Sürgün

1111

On yıl içinde üçüncü kez yazıyorum onun hakkında. Hatta yayın olarak dördüncü oluyor. Yazdıracak, kendinden söz ettirecek kadar renkli, cesur, fedakar bir geçmişe sahip biriydi bence. Politik aktivite göstermiş, eğitmenlik yağmış, özgün eserler üretmiş, sürekli yazma etkinliği içinde bulunmuş birisi. Aynı zamanda zayıf karakterli, kendi değerlerine yabancılaşmış, alkol bağımlısı ve lümpen. Ben ondan uzaklaştıkça sanki o hep yaklaşıyor bana. Üstelik öldü ve öleli iki yılı geçiyor. Amma ve lakin yazmaya değil ama yazdırmaya devam ediyor hala.

Onunla ilgili yazmam ilk olarak kendi talebi ile gündeme gelmişti yıllar evvel. Avrupa’da bir kaç defa buluşmamız olmuştu. Bunlardan birine ilişkin görüşlerimi sormuştu. Bardağın boş yanını öne çıkaran ve dolayısıyla kendisiyle ilgili olumsuz, eleştirel bir yazı yazdığımı anımsıyorum. Eleştiriden kimsenin hoşlanmadığı gibi o da hoşlanmadı doğal olarak. Sonra kaybettik onu. İntihar mı, doğal bir ölüm müydü, bilemiyorum. Kaybettikten sonra bu sefer kendisi değil fakat dostları, okurları, eski yoldaşları kendisiyle ilgili kanaatimi yazmamı istediler. Bu yönden bakılırsa sevildiği kesindi. Doğaldır, çünkü bilhassa gençlik yılları faşizme karşı mücadele ile geçmiş, siyasi bedeller ödemiş, sürgünlere maruz kalmış.

Onun hakkında ikinci kez yazmak biraz da mahalle baskısıyla, dediğim koşullarda oldu. Ama makul ve yapıcı bir baskıydı bu. İlki gibi ikinci yazı da ilgi çekti. İlgi, onun kişilik ve kimliksel özelliklerinden, politik bekraundan mı kaynaklanıyordu, onu da bilemiyorum. Diyeceğim şu ki ona ilgi, ölümünden sonra da sürdü. Lafı daha fazla uzatmadan söyleyeyim ki sözünü ettiğim kişi 1980’li, 90’lı yılların efsane ismi Abdulkadir Konuk’tan başkası değil.

Suya Karışan Sürgün adlı kitapta, sevenleri, arkadaşları, okurları bir araya gelmiş. Değişik açıdan, değişik koşullarda “saygı” yazısı yazmışlar. Siyaset sosyolojisi ve siyaset psikolojisi açısından kitabın serüveni de dikkat çekici. Anladığım kadarıyla düşüncenin birinci dereceden muhattabı Sırrı Ayhan. Ayhan, eserin kapağında kitabın derleyeni olarak görülüyor. Ayrıca Konuk’un yakın arkadaşı olduğunu, çeşitli yönlerden ona benzediğini de kitaptaki yorumlarından anlıyoruz. Yazdığı birden fazla yazıda ve ayrıca Önsöz’de Kadir Konuk’a benzediğini çeşitli açıklamalar yaparak belirtme ihtiyacı duymuş. Belli ki Ayhan da, Konuk gibi yoldaş canlısı, sıcak, samimi, dürüst biri. Bu görüşü, Sırrı Ayhan ile aramızda geçen bir iletişim ve diyalogdan hareketle açıklamak faydalı olabilir.

Abdülkadir Konuk’a Saygı adıyla bir kitap yayını düşündüğünü bildirmek üzere beni bulduğunda bir yıl önceydi sanırım. Konuk ile ilgili yazmamı istemişti. Yanıtım olumsuz oldu. Çünkü özelleştirel tarzda söylersem, Konuk’un olumsuz yanlarını öne çıkaran değerlendirmeler yapmıştım. Dolayısıyla yeni bir metin yazmak istemediğim ortaya çıkmış oldu. Anlaşılan Sırrı Ayhan, düşünce özgürlüğüne önem veren birisi. Bu özellik, Suya Karışan Sürgün adlı kitaba da yansımış olmalı. Zira Ayhan, Konuk’a yalnızca “saygı” ve dolayısıyla “övgü” yazıları değil eleştirel yazılar da dâhil etmiş görünüyor. Yeni bir yazı yazma durumum olmayınca Konuk’u eleştiren, önceden yazılmış iki metnin de kitapta yer alabileceğini söyledi. Bu yüzden “Sırrı Ayhan tarzı”, bana Fransız Aydınlanma tarzını, özellikle Voltaire’i anımsatıyor. Çünkü bir söylentiye göre Voltaire, katılmadığı düşüncelerin bile özgürce ifade edilmesini savunmuştur.

Kitabın içeriğine gelirsek, Kadir Konuk için “saygı” ifadesi kullanılsa da eser, aslında Konuk’a karşı eleştirel bir kitap olmuş izlenimi veriyor. Çünkü onun edebi, sanatsal yeteneğine vurgu yapan bir çok isim Konuk’u alkol, öfkelilik ve sululuk yönünden eleştirmeyi de ihmal etmiyor. Üstelik yazıların, kültürel iklimimizde isim yapmış Sibel Özbudun, Mahmut Alınak, Saniye Özkaya, Ragıp Zarakolu, Mehmet Esatoğlu ve Yüksek Akkaya gibi kişilerden alındığı düşünülürse eldeki eserin değeri de ortaya çıkmış oluyor. Konuk’un, arkadaşı ve yoldaşı olan Erdoğan Cankurt dahil olmak üzere daha birçok arkadaşı ve Abuzer Kiraz’ın, benim yazılara atıf yaparak ifade ettiği değerlendirmeyi de burada anmak isterim. Bu yazarları, kimisinin onu aile ve etnik kökeninden (Kürt / Ermeni) hareketle yazdığı anlaşılıyor. Kimisi devrimci dönemini, örgütsel aktivitesini öne çıkarıyor. Kürt özgürlük hareketiyle olan teşriki mesaisine dikkat çekenler de az değil. Haklı olarak yazarlığına, kalemine ve sanatsal yönüne de işaret ediliyor.

Bütün bu verimli ve devrimci yanına rağmen onun örgütsel ilişkilerden koptuktan sonra içine girdiği bohem hayat, yaşadığı kimlik bunalımı ve dejenerasyon da bir çok yazarın ortak düşüncesi olarak görülüyor. Dahası da var. Bazı yazarlara ve üniversite yıllarından arkadaşlarına göreyse zayıf karakter ve alkole eğilim göstermesi gençlik yıllarından beri Konuk’da, varolan bir özelliktir. Benzer özellikleri, aynı okuldan arkadaşı olan Veli Emektar’ın kitabından (Bir Umut) ve konuşmalarından da anımsıyorum. Yine de politik aktivite gösterdiği yıllarda yarattığı devrimci kimlik dikkat çekicidir. Üniversite yıllarında faşistlere karşı yürüttüğü mücadele -kabadayıca olsa da- dillere destandır. Tariş gibi kurumlarda İzmir proletaryasının yanında oluşu, “tamburalı” lakabıyla anılması, askeri bir eylemle kaçırılması, önce Avrupa, sonrasında Kürdistan dağları ve yeniden Avrupa’ya dönüşünün yarattığı görünüm övgüye değerdir.

Eski devrimcilerin, yeni kuşaklara tanıtılması, taşınması eleştirel boyutuyla da olsa önemlidir. Kitabın bu yönüyle de değerli olduğunun altını çizmek isterim. Esere ilişkin “yeni” bir konuyu paylaşarak bitireyim. Konuk’un açık yürekli ve samimi birisi olduğunu işaret eden bir tecrübe idi. Kendisiyle gerilimli bir ilişkimiz vardı. Buna rağmen fikir danıştığını anımsıyorum. Kamuoyuna, aydınlara dönük bir mektup yazmıştı, mektubu benim de kabul edip etmeyeceğimi sordu. Kabul etmiştim. Kadınlarla diyaloğuna ilişkin kendisine yapılan bir iftiradan söz ediyordu mektupta. Ayrıntısı bir yana şurası çok ilginç ve samimiydi. Hayatında üç kadınla yakın ilişkisi olduğunu söylüyor. Üçünün de -nikahlı veya değil- eşi olduğunu mektubunda belirtiyordu.

Abdülkadir Konuk’la aramızda mesafe olduğu yıllarda Devrim Kara, zaman zaman bazı havadisler paylaşmıştı onunla ilgili. Kitabın yayımlandığı haberini de Kara duyurdu. Devrim, onun yazım tekniğine ve hikayelerine meraklı birisi. Kitapta da kanaatini yazmış. Ayrıca editöryel bir katkı da yapmış esere. Kitap çıkınca bana da hızla ulaştırmış oldu. Merak edenler için söylüyorum. Kitap, Sidar Yayınları tarafından basılmış. Kolektif bir ürün olduğu anlaşılıyor. Başta Sırrı Ayhan ve Devrim Kara olmak üzere esere emek, anı, bilinç katanlara teşekkürler.

Previous StoryKızılbaşlar ve Barış Felsefesi
Next StoryBilim, Barış ve Kızılbaşlar

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır