Taşlık Sahaf Kafe’nin bu haftaki konuğu felsefeci Mehmet Akkaya’ydı. Konu ‘Gerçekçiliğe Fischer Katkısı’ olarak belirlenmişti.
Küçücük salonu, epeyce insanın katılarak doldurduğu görüldü. Toplantıda Akkaya konuşmasına Fischer’in sanatı dönemlere ayırmasıyla başladı. Fischer açısından sanat tarihini üç döneme ayırmak olasıdır. Birinci dönem sınıfların olmadığı komünal dönemdir.İkinci dönem sınıflı toplumlar dönemidir. Buna çağımız da dahildir. Üçüncü evre de sınıfların olmadığı komünist toplum olacaktır, dedi.
Akkaya düşünme yöntemi olarak Ficher’i, Hegelci bir Marksist olarak değerlendirdi. Marx ve Engels’in estetik kitabı olmadığını fakat bununla birlikte estetik kültürüne katkı yapacak pek çok metin bıraktıklarını, bu metinlerin pek çok Marksist düşünürce geliştirildiğini, bunlardan birinin de Fischer olduğunu söyledi. Kitabının adı: “Sanatın Gerekliliği.”
Akkaya burada Fischer’in gerçekçilik ve eleştirel gerçekçilik konuları üzerine yaptığı açıklamaları, kendine has üslubuyla yorumladı. Mehmet hocamıza göre burjuva sanatçılarının da gerçekleri görme, dile getirme ve eleştirme yetenekleri var. Bu çerçevede burjuva gerçekçiliğinden ve eleştirel gerçekçilikten söz ediliyor. Akkaya sözlerine, Fischer’e göre toplumcu gerçekçilik de buradan yürünerek ortaya konmuştur diyerek ilave de yaptı.
Modernizme ilk eleştirilerin romantiklerden geldiğini söyleyen Akkaya’ya göre Fischer onların toplumdan ve insandan kaçışında haklı gerekçeler buluyor. Fischer için bunlar eleştiri ve analizlerinde haklıydılar, önerdikleri çözüm ise gerçekçi değildi. Akkaya, romantikler için eleştiride devrimci, çözümde reformistler ifadelerini de sarf etti.
Gerçeklik sorununa filozofça bakmayı öneren Akkaya açısından, gerçekçilik meselesi düşün ve sanat dünyasında çok tartışılan meselelerden en önde gelenidir. Herkesin kendine özgü bir gerçekçilik anlayışı var. Onun ne olduğu çağlara göre anlam değiştiriyor. Daha da önemlisi her sınıf kendi sınıf çıkarlarına göre gerçeklik tanımı yapıyor.
Konuşmasında pek çok felsefi terim ve jargon kullanan Akkaya, Fischer’in gerçekçiliğe katkısını araştırırken üretim alanına vurgu yaptığını, ekonomik temelden hareket ettiğini de belirti. Konu sıklıkla toplumcu gerçekçilik kavramına geldi ve toplumculuğun altı çizildi. Sanırım Mehmet hocanın buna ek olarak kullandığı “diyalektik toplumcu gerçekçilik” ifadesi de dikkat çekmiştir.
Bu arada “Her şeye Marksizm acısından bakıyorsunuz, Marksist olduğunuz ve yaşama sol pencereden baktığınız belli. Peki Marksizmin hiç yanlışı olmadı mı?” şeklindeki bir soruya da “Tabi ki Marksizmde de yanlışlar olabilir, sosyalist rejimler çöktü ama bu teorinin yanlışlığını göstermez” denilerek yanıt verildi. Dünyayı açıklama ve değiştirmede en genel geçer teorinin Marksizm olduğuna işaret edildi.
Gerçeklerin ya da genel manada varlıkların ve varlık tarzlarının bir yüzü özden bir yüzü de biçimden oluşur diyen Akkaya, Fischer öz ve biçim sorununu da haklı olarak Marksizmden yola çıkarak irdelemeyi tercih etti, dedi.
Mehmet hocamız bu noktada Fischer’e katılıyor ve ikisi arasında diyalektik bir bağ olduğuna inanıyor. Bununla birlikte özün devrimci, biçimin ise tutucu olabileceğine işaret ederek özün bir adım ileride olduğu anımsatıldı.
Sanatta soyutlama tartışması çıktığında da salondan soru ve itirazlar geldi. Mehmet hoca soruları müzik üzerinden yanıtlamaya çalıştı. Akkaya, “müziğin biçimini saptamak kolay değil” diye söz başladı. Çünkü soyutlamanın etkili olduğu bir disiplin müziktir dedi. Akkaya’nın sunumuna bakılırsa Fischer, tabir yerindeyse insanı sanatın kurtaracağına inanıyor. Bu noktada Akkaya’nın, Fischer’i eleştirmesi de dikkat çekti. Ona göre de seslerle bir biçim yakalamak kolay değil. Yine de yazara bakılırsa her sesin, melodinin, ritmin bir biçimi bulunuyor. Akkaya sözlerine “Müzikteki biçimselliği tarihsel süreçte de izlemek mümkündür” ifadelerini de ekledi.
Mehmet hocamızın, gerçeğin değişken olmasına vurgu yapması ve kesin olan hiçbir değerin olmadığına işaret etmesi, benim aklımda kalan cümleler oldu. Tartışmanın hararetinden dolayı ara bile verilmeyen toplantıda, yurtdışından gelen misafirler de görüşlerini ve düşüncelerini söylediler ve konferans son buldu. Akkaya’nın kitaplarının da sergilendiği toplantıda yazar kitaplarını imzaladı.