site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Aralık 26, 2022  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe, Konuk Yazar, Politika, Sanat

Platon ve Lenin Benzerliği / Kadir Can Aydemir

iki

Mehmet Akkaya ile Komün TV’de yaptığımız felsefe programlarının bu haftaki konusu, Edebiyat-Politika İişkisi’ne filozofun gözüyle bakmaktı. Her daim güncel olan bu konu, benim için de önemliydi, çünkü edebiyat yapmaya çalışan her birey için bu konular, temel konulardır. Akkaya’nın tabiriyle, programda edebiyattaki felsefeyi ve felsefedeki edebiyatı açığa çıkartmaya çalıştık.


Programlar hararetli bir biçimde devam ediyor. Hararetli, çünkü bu hafta da programa Platon ve Lenin gibi tarihsel şahsiyetlerin sanat ve edebiyatı neden koşullamak istedikleri tartışması damgasını vurdu.


Bilindiği gibi her çağda egemen düşünceler, egemen sınıfların düşünceleridir. Buna vurgu yapan Akkaya, tüm dönemler için, emekçi cephesinden bakan bizlerin, söz konusu bilgi türlerinin hepsine eleştirel gözle bakmalıyız dedi. Bilim tarihine de, felsefe tarihine de, siyaset ve sanat tarihine de! Bilgi türlerini okullarda, akademilerde altıya, yediye ayırdıklarını biliyoruz. Ancak Akkaya, programda bunları bilim, sanat, felsefe ve politika ile sınırladığını belirtti. Bilimin formüllerle, sanatın imgelerle, felsefenin kavramlarla, politikanın ise sosyal birimler, örgütler ve pratik tavırlarla yapıldığının altı çizildi.


Mehmet hocanın konumuzla ilgili Hayat ve Sanat, Politikanın Evrimi ve Epistemolojik Kopuş adlı kitapları da gündemimizdeydi. Kitapların temel tezleri hızla açıklanarak konuya giriş yapıldı. Buradan Homeros’a; tiyatronun ve trajedinin üç büyükleri olan Aiskilos, Sophokles, Euripides’e, oradan da Sokrates, Platon ve Aristoteles’e geçildi. Buradaki püf nokta, sanat ve edebiyatın felsefeyi ve filozofları öncelemesidir.

Trajedinin üç büyük yazarını Sokrates, Platon ve Aristoteles izlemiştir. Akkaya’ya göre bu durum tüm düşünce tarihi boyunca devam etmiştir. Örneğin Yeniçağ başlarında da Shakespeare, Rabelais ve Cervantes’in açtığı kapıdan büyük filozoflar yürümüştür: Descartes, Spinoza, Leibniz. Sanatın önceliği sorunu bugün de geçerlidir. Onun için sanata ve sanatçı konusuna felsefi yönden özel olarak eğilmelidir.


Şiir, tiyatro ve son olarak da roman türleri üzerinde duruldu. Şiirin özgün durumu, tiyatro ile birlikte Antikçağ’dan itibaren kitlelerle bağı anlatıldıktan sonra, romanın burjuva toplumlarındaki yerine değinildi. Bu arada ütopyalara da özel bir başlık ayrıldı. Ütopya yazarları politikanın saldırısından kurtulmak için dolaylı bir dil kullanmışlardır. Şöyle ki: Yaşadıkları İtalya veya İngiltere’deki sorunları konu etmek yerine, eşitlikçi toplumun yaratılmasını ütopyalar üzerinden anlatmışlardır. 


Muzaffer Oruçoğlu’nun özgün durumu, edebiyattaki, sanattaki özgünlüğüne de değinildi. Akkaya açısından her sanat-edebiyat anlayışı bir sınıfı yansıtıyor. Tarafsızlık yoktur. Ekonomik ve sosyal temeli görmeyen sanat ve edebiyat, kurulu düzeni tekrar takrar üretmektedir. Oruçoğlu’nun ülke edebiyatında epistemolojik kopuş yaptığı vurgulandı. Zaten Mehmet hocamız, kitabının birinin bu konuda olduğunu hatırlattı. Ancak Oruçoğlu’nun kitlelere gereğince ulaşamaması üzerinde özellikle durulmalıdır denildi. 


Nazım Hikmet ve Oruçoğlu türünden düşün ve sanat insanlarının politika tarafından engellendiği de ileri sürüldü. Konu başlığımız kuşkusuz ki tüm bu konularla yakından ilgiliydi. Programlarda konu başlığımıza büyük özen gösteriyoruz. Bir izleyicinin bize itirazı da sanırım dikkat çekmiştir. Dört bir yana yumruk attığımız ve konuyu dağıttığımız iddia edildi. Oysa Akkaya’ya göre yaşam, dağınık olay ve olgulardan ibarettir. Bu yüzden de her konu, kendi dışındaki sorunlarla yakından ilgilidir.  Dolayısıyla da bir noktaya kilitlenip kalmıyoruz. Sorun gördüğümüz her noktaya temas etmeye çabalıyoruz. 


Ahmet Ümit ve Ahmet Altan gibi yazarlar üzerinden günümüz Türkiye romanına eğilmeyi de ihmal etmedik. Burada iddialı laflar eden Akkaya, cinselliğin ve aşkın da temelde sınıfsal bir durum olduğunu, dolayısıyla edebiyatın her şeyi es geçse dahi sınıfsal çelişkileri es geçmemesi gerektiğini belirtti. Bu tür romanların bizi, edebiyat ile tarih ilişkisini sorgulamaya götüreceği de açıktır denildi. 
Doğu toplumlarında felsefenin, edebiyatın, politikanın ahvaline de değindiğimiz programımızda, bu konularda da çok da bilinmeyen sorunlara değindi hocamız. Doğu’da felsefenin, sanat ve edebiyata içkin olduğu belirtildi. Egemen sınıfların bizi bize, yanlış ya da eksik anlattığına vurgu yaptı. Örneğin Pir Sultan Abdal ya da Yunus Emre’nin gerçekte bize anlatılan kişilikler olup olmadıklarını sorgulamalıyız dedi. Ve belki de bu kişilerin birden fazla kişi olduğunu, ancak egemenlerin bu kişileri olabildiğince kendilerine yontarak günümüze getirdiklerini vurguladı. Bu bağlamda tarihi konularda çok uyanık olmamız gerektiğini, yapılan açıklamaları süzgeçten geçirmemiz gerektiğini belirtti. Muhalif yazarların ve şairlerin politika ile sürekli çatışma halinde olduğu da hatırlatıldı.


Murat Belge’nin Marksist Estetik isimli kitabının konuya özgün katkılarından bahsedilen programda sıklıkla edebiyat ve politika arasındaki gerilime odaklanma oldu. Platon’un sanata karşı aldığı tavır önemliydi. Filozof, şairleri devletten kovmak istiyor. Akkaya’ya göre Platon gençliğinde şairmiş üstelik. Yani Platon şiir dilini çok iyi biliyor. Bu bağlamda Marx’ın ve Lenin’in politik yazılarında dahi edebi dili ustalıkla kullandıkları vurgulandı. Ancak Akkaya, mesela Marx’ın Balzac’ı, Lenin’in ise Tolstoy’u gerçekçilik adına yüceltmelerine katılmadığını belirtti. Katılmamasının nedenini ise bizzat Marx ve Lenin’in kendi tarihsel materyalist teorilerine ters olmasına bağladı.


Ben ise bu görüşleri üzerine Akkaya’ya şunları hatırlatarak konuya açıklık getirmeye çalıştım: Edebiyatçılar, emekçi kesimleri anlatmaz görünürken, aslında ikinci, üçüncü karakterler içinde, onların yaşamlarını gayet iyi verebilirler ve bu esnada edebi dillerini psikolojik, sosyolojik anlatımlarla süsleyerek işlerini yapmış olurlar. Zaten Marx ve Lenin söz konusu yazarları bu söylediklerimi başardıkları için övmüşlerdir. 


Lenin’in Platon’un bir diğer ucu olduğu iddia edilebilir diyen Akkaya, bu iddiasını şöyle sürdürdü: Çünkü Platon egemen sınıfların sözcülüğünü yaparak sanata müdahale ederken, Lenin de emekçiler lehine sanata müdahale etmiştir. Lenin’e göre sanatçılar sınıflar üstü değildir ve sanatçılar parti edebiyatı yapmalıdırlar. Bu bağlamda Lenin’in kimi sekter tavırları görülse de söyledikleri kendi açısından anlaşılırdır, denildi.

Previous StoryFelsefede İki Gün Geçirmek / Derya Doğan
Next Storyİşçi Sınıfı Edebiyatı Var mı?

Son Yazılar

  • Ölülerin Birleştiren Gücü
  • Şiirsiz Yaşamak Mümkün mü?
  • Kızılbaşlar ve Doğrudan Demokrasi
  • Osmanlı’da Neler Oldu?
  • Hukuku Gençlerden Öğrenmek

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Ölülerin Birleştiren Gücü
  • Şiirsiz Yaşamak Mümkün mü?
  • Kızılbaşlar ve Doğrudan Demokrasi
  • Osmanlı’da Neler Oldu?
  • Hukuku Gençlerden Öğrenmek

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır