Marx: Benim diyalektiğim Hegel’inkinden yalnız “farklı” değil, onun “tam tersidir”. Marx, yeni ve farklı bir felsefe kurmuyor, onun tersinden söz ediyor, ana akım felsefeyi ortadan kaldırıyor. Marx ve Engels için varlığın tersi yeni bir varlık değildir. Var olmanın zıddı, onun ortadan kalkması, kaldırılması ve yok olması, yok edilmesidir. Buna göre Marx’ın, eski felsefelere benzer tarzda bir felsefe kurduğunu iddia etmek mümkün görünmüyor. Tabir uygunsa, Marx ve Engels, “yeni felsefe” olarak bir tür “anti felsefe” kuruyorlar.
Çoğunluğu doktorlardan (tıp) oluşan WhatsApp grubumuzda bir süredir felsefe ve Marx ilişkisini tartışıyoruz. Dolayısıyla burada Marx’ın, yorumlayarak açıkladığım yaklaşımından hareketle zoom üzerinden bir sunum yapma programı planlandı. İsteyenler program saatinde tartışmaya katılabilir. Bir iki cümle daha edeyim:
Marx’ı, Sokrates, Platon, Descartes, Kant ve Hegel gibi ana akım filozoflarla benzer görme anlayışı çok yaygındır. Oysa bu, gerçekleri yansıtmıyor. Marx, esasen felsefeden kurtulma özgürlüğünü savunmuştur. Felsefeyi “sefil bir faaliyet” olarak görür. Felsefenin Sefaleti, Marx’ın bir kitabının adıdır bildiğiniz gibi: Yalnız Proudhon’un felsefesinin sefaleti demiyor Marx. Dikkat ederseniz tümüyle felsefeyi sefil bir etkinlik olarak görüyor. Çünkü ona göre ana akım felsefe genel olarak “sınıflı uygar toplumu”, özel olarak da kapitalizmi yansıtıyor.
Ana akım felsefe, Marx ve Engels bakımından aynı zamanda uygar ilişkileri (emek gücünün sömürüsünü), “genişletilmiş yeniden meta üretimi”ne bağlı olarak -din ve teoloji gibi- tekrar tekrar üretiyor. Marx ve Engels’in “felsefesi” işte bu alana yönelik bir hücum ve saldırı pratiğidir. Ajitatif bir jargonla söylersek militan bir felsefedir. Lafoloji, bilgiçlik ya da gevezelik değildir. Felsefe tarihini yalayıp yutmak da değildir. Esas felsefe, bunlara kaynak teşkil eden olgusal, maddi ve ekonomik temelin, kökenin (arkhe) ne olduğunu saptamayı kendine amaç olarak koyan felsefedir.
Marx ve Engels’in anti felsefesine göre felsefe de sanat, bilim, din, hukuk, siyaset, ahlak gibi sınıflı toplumla (çağımızda ücretli emek sistemi) gelmiştir. Eğer sınıflı toplumlar ortadan kalkarsa sayılan fenomenler de ortadan kalkacaktır. Marx ve Engels’in, sınıflı uygar dünyanın ortadan kalkacağına (Marksist terminolojide sönümlenme diye geçer) kuşkuları yoktur.