site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Kasım 30, 2021  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe, Politika, Sanat

Bütün Dinler Aynı mı?

262899756_3017495238502135_943292744224242888_n

Geçen hafta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul-Güngören Şube’nin düzenlediği bir etkinliğe davetliydim. Güzel bir geceydi. Dört saat sürdü. Kızılbaş/Alevi kültürünün tarihsel ve aktüel boyutları konuşuldu. Konuşmalara şarkılar, türküler eşlik etti. 400 kişilik salon neredeyse doluydu. Neşelendiren, duygulandıran, eğlendiren ve düşündüren yanları da vardı. Program, Başkan Kenan Yerlitaş’ın konuşmasıyla başladı. Menekşe Yeter ve Mazlum Köse de sunumu üstlendiler. Konuyla ilgili uzun yazma niyetinde değilim. Meraklılar için kısa bir bilgilendirme yapmak, bunu da konuşmacılardan biri olan Kemal Bülbül üzerinden yapmak istiyorum.

Kemal Bülbül’ü sanırım pek çok insan tanıyacaktır. Etkili, içerikli ve propagandist bir konuşma yaptı. Toplumsal dinamikler arasındaki diyalektiğe vurgu yapması, bence salondakileri büyüledi. Hep söylerim, kişisel yetenek olarak bilinen bir özellik var. Korkmadan, hesap sorarak, hücumlar yaparak konuştu. Neredeyse hiç doldurma cümleler kullanmadı. Bu cesaret yalnızca milletvekili olmasıyla açıklanamaz. Önceki dönemde Pir Sultan Dernekleri’nin başkan ve yöneticisi olmak, sıklıkla tecrübe edinmek bu yeteneği yaratmış ve geliştirmiş olabilir.

Kemal Bülbül’ül konuşmasının iskeleti şöyleydi: Kızılbaş/Alevi toplumu yüz yıldır, bin yıldır zulüm altında. Yalnız Aleviler değil işçiler, emekçiler, yoksul köylüler de büyük bir sömürü ve baskı altındadır. Bülbül için bu iki toplumsal grup ile Kürtlerin kaderi ortaktır. Ayrıca Anadolu’da Ermeni, Çerkez, Süryani, Arap ve benzeri halkların kaderi de birdir. Bülbül, bu halkları andıktan sonra halk kahramanlarını anmayı da unutmadı. Bedreddin ve Pir Sultan’la birlikte gelen direniş geleneğini Mustafa Suphi ve Seyyit Rıza’ya bağlarken şimdi aklımda tutamadığım epeyce de detay verdi.

Alevi/Kızılbaş direniş geleneğini sınıf hareketine bağlamayı da ihmal etmeyen Bülbül, Deniz, İbrahim, Çayan, Mazlum ve daha bir çok ismi vurgu yaparak andı. Ezilen sınıfları savunduğu gibi ezilen ulus ve dinleri de olumladı. Alevi/Kızılbaş inancını ezilen inançlar bağlamına alarak savundu. Nihayetinde ona göre bütün sınıflar, uluslar, cinsler aynı olmadığı gibi bütün dinler de aynı değil.

Gecede hatırlatmak istediğim konulardan birisi de, Alevi inanç ve ibadetine uygun olarak açılış yapılması, çerağ gereği mum yakılması ve kadın arkadaşların oynadıkları semahların etkileyiciliğidir. Ayrıca programı hazırlayanların çok etkili bir sahne düzenlemesi yaptıklarını da not etmek gerekiyor. Alevi katliamları yanında toplumsal katliamları da teşhir eden pankartlar ekranı doldurmuştu. Genel Başkan Gani Kaplan ve yine bir milletvekili olan Özgür Karabat da konunun ruhuna uygun konuşmalar yaptı.

Böyle bir gecenin olmazsa olmazı, sanatçılardır. Özellikle de müzisyenler dikkat çeker. Kadın müzisyen Kader, grubuyla sahne aldı. Hareketli parçalar tercih ettiğini düşünüyorum. Ama içerik Kızılbaş/Alevi kültürüne uygundu. Kader’in türkülerine halaylar eşlik etti. Müzisyenlerden bir diğeri ise değerli dostum Muzaffer Özdemir idi. Kendine özgü şelpe tekniğiyle çalıp söylediğini çoğunuzun bildiğini tahmin ediyorum. Pir Sultan türkülerini seslendirdi. Tiyatral bir atmosfet içinde şiirler okuduğunda programın sonuna gelmiştik.

Cansıkıcı bir durum da oldu gecede. Kitap stantları açacaktık. Emre, Devrim, ben ve daha bir iki arkadaşla kitapları sergiledik. “Yasak” olduğu haberi geldi. “Yasak anlamsızdır, kitaplar ticari değil, yalnız sergileniyor” diyerek bir çıkış yolu önerdik. Görevliler önce yumuşadı. Yarım saat sonra sert bir emir daha geldi. Emirler adeta demiri kesti: Kitaplar toplanmazsa geceye izin verilmeyecekmiş. Neyse, sergi sonlandırıldı. Yasağın gerekçesini anlamak için yetkililerle konuşuldu. Yanıt alay etmek gibiydi. Belediye kamuymuş, ticari iş olduğu için kitap satışı yasakmış. Kitap mı yasak, satışı mı yasak, Allah bilir!Geceden bu kadar!

Previous StoryFeminizm Ve Kadın Mücadelesi
Next StorySendikalar Ne İş Yapar?

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır