Arkhe, Grekçe bir terim olarak bilinir ve felsefenin merkezi kavramlarından birisidir. Arkhe, bir şeyin ilk nedeni, başlangıcı, doğası, özü anlamına geliyor. Aynı zamanda tüm varlıkların kaynağı ve nedeni olarak da düşünülebilir. Felsefe tarihi bilgilerine bakılırsa terimi ilk kullanan kişi Thales’tir. Thales M. Ö. 6. yüzyılda İyonya’da yaşamış bir filozoftur. Şeylerin nedeni, doğası, aynı anlama gelmek üzere arkhesi nedir? biçimindeki soruyu ilk soran kişidir. Bunca çokluğun, arkasında ne vardır? Evrenin hammaddesi nedir? Thales’e göre maddem ki maddi bir dünyada yaşıyoruz. O halde bunun nedeni de maddi olmalıdır.
Böylesi bir bakış, kuşkusuz ki mitolojik ve teolojik düşünüş tarzından farklıdır ve elbette ki ileri bir bakıştır. Soruyu maddi dünya üzerinden kurgulayarak “arkhe”yi sorgulaması, kimi düşünce tarihçilerine göre onu, hem filozof, hem de “ilk filozof” yapmıştır. Thales, artık bir bilge veya düşünür değil, varlığın kaynağını sorgulayan ve bunu yeni bir varlıkta bulan kişidir. Thales için arkhe’nin kaynağı su’dur. Bunca varlık, yer gök, taş toprak, bitki hayvan, insan… Her şey su’dan meydana gelmiştir. Su olmasaydı, evren ve evrendeki hiç bir şey var olmazdı. Ona göre nitekim su, buhar oluyor, öte yandan katılaşıp buz oluyor. Çok daha önemlisi ise su, canlı yaşama temel teşkil ediyor. Su olmaz ise hiçbir canlı yaşam gerçek olmazdı.
Arkhe kavramı tarihsel bir kavram olduğu kadar aktüel bir kavramdır. “Arkhe bilinci” gelişmemiş, hiç bir flozoftan söz edilemeyeceği gibi bilimciden, sanatçıdan, siyaset aktivisti ve politik teorisyenden de söz edilemez. Arkhe bilinci olmadan yapılan bilimsel, sosyal, felsefi ve siyasal analizler, olguları yani görünenleri betimlemekten ileri gidemez. Oysa Marx, “görünen ile gerçek aynı olsaydı, bizim bilim / felsefe yapmamıza lüzum kalmazdı” anlamına gelen ifadeler kullanmıştır. Marx ve Marksizm için arkhe, ekonomik ve sosyal temeldir. Onlara göre olup bitenlerin, üstyapıda görünüşe çıkan her şeyin arkhesi, üretimin cereyan ettiği alan olan altyapıdır.
Arkhe bilinci günceldir diyoruz. Çünkü eskiden olduğu gibi bugün de üstyapıda sürekli gündem olan felsefe, hukuk, bilim, din ve siyasal süreçleri, ideolojileri anlamak için bunların arkhesine bakmak gerekiyor. Marx ve Marksizm için bugün olup bitenlerin gerisindeki arkhe sermayedir. Misal, sermaye olgusunu görmeden, bilmeden, dikkate almadan yapılan hiç bir analiz dünyanın, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’nun gerçekliğini izah edemez. Devlet ile Kürtler arasındaki süreç, sermayenin ön plana ittiği birkaç şahsiyetin, adına lider, devlet adamı denilen kişilerin mektup, nutuk ve heyetlerin hareketi zannedilir. Oysa çağın arkhesi sermayedir, emektir, emek – sermaye çatışmasıdır. Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu özgülünde ise bunlara ek olarak arkhe, ulusal sorun, Kürtler ve Kürt milletinin sürdürdüğü özgürlük ve bağımsızlık mücadelesidir.
Sokrates öncesi filozofların arkhe araştırmasında üzerinde durdukları hadise varlık idi. Varlığı da maddi olarak düşünmüşlerdir. Bununla birlikte varlığın, soyut varlıklardan geldiğini düşünenler de vardır: Anaksimandros. Ona göre de varlığın arkhesi “apeiron”dur. Apeiron, Grekçede sonsuz, soyut, belirsiz gibi anlamlara geliyor. Arkhe bağlamında üçüncü bir filozoftan daha söz edilir: Anaksimenes. Anaksimenes içinse arkhe hava’dır. Dikkat ederseniz hava görünürde soyut, gerçekte ise somuttur. Kendinden önceki iki arkheyi sentez yapıyor. Su için tez, apeiron için anti tez dersek hava için de sentez kavramını kullanabiliriz. Bu üç filozof için Miletes okulu’nun kurucuları denilir.
Milet, Antik Ege’nin önemli bir felsefi merkezidir. Felsefe tarihinde bunlara fizikçiler de deniliyor. Aristoteles, Metafizik adlı kitabında bunlara değiniyor. Bunlara fizikçi demesi manidardır. Çünkü somut varlıklarla ilgilenmişler; yeryüzü, gökyüzü olaylarını incelemişler. Aristoteles için Thales’in arkhe olarak su’yu tespit etmesi, son derece anlamlıdır. Çünkü Thales’in yaşadığı coğrafyada su baskındır. Su olmadan yaşam olmuyor.
Thales, buradan hareket etmiş olmalıdır. Fizik derken, arkhe’den farklı bir yapıdan söz ediyoruz. Grekçeden gelen fizik teriminin Türkçesi doğa’dır. Latincesi ise natura’dır. Türkçede naturel biçiminde de kullanıyoruz. Bir şeyin arkhesi, doğası dediğimizde benzer bir anlam da kazanıyor. Yine de doğanın arkhesinden söz ediyoruz.
Arkhe sorunu, pre-Sokratiklerle sınırlı kalmadığı gibi bilim, sanat, politika alanıyla da sınırlı kalmadı. Derinlikli ve bütünlüklü bakışın etkili olduğu her alanda arkhe bilinci görünür olmuştur. Arkhe, Thales’te somut bir varlık olan su iken Platon’da idea, Aristoteles’te töz olmuştur. Töz teriminin kullanımı, Yeniçağ’da yeni biçim ve içeriklerle, Descartes ve Spinoza gibi filozoflarla birlikte devam etmiştir. Marx içinse arkhe fiziksel dünya için maddi alemdir, sosyal dünya içinse “artıdeğer”dir. Genel planda arkhe, toplumsal artıktır.
Freud açısından arkhe, bilinç değil bilinçaltıdır. Cinsel isteğin arkhesi ise cinsel libodo’dur. Arkhe konusunu, tıp bilimlerine uygulamak da mümkündür. Semptomlar, insanın rahatsızlığına ilişkin çeşitli belirtiler anlamına gelir. Her semptomun arkasında bir neden / arkhe olmalıdır. Soruna felsefi açıdan bakan Louis Althusser de Marx’ı, Kapital’i, semptomal okuma yöntemiyle anlamak istemiştir. Böylesi bir okumayla, üstü örtülenler, görülmeyen ama belirleyen temel yapılar açığa çıkarılır.