site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Haziran 5, 2025  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe

Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi

1111

İnsanlık, barış ortamını ve koşullarını kaybedeli binlerce yıl oldu. Köroğlu demişti ki delikli demir, yani tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Buna benzeterek diyebiliriz ki özel mülkiyet doğdu barış ortamı bozuldu. Mülkiyetten sonra barışın yerini savaş aldı. Kuşkusuz ki Kızılbaşların ve diğer ezilen inançların neşet ettiği klan, kandaş ve komünal toplumlar barış toplumları idi. Çünkü eski toplumlarda savaşa neden olan mülk, sermaye, devlet, silah, şiddet ve sınıf gibi güçler ve değerler söz konusu değildi. Bu yüzden Kızılbaşların / Alevilerin tarihi, bu mülkiyet dünyasına karşı direnç göstermenin tarihi olmuştur.

Hiç bir zaman devlet veya mülkiyet toplumu kurmak istemeyen Kızılbaş / Alevi toplumu, her zaman diliminde bin yıllar öncesinden kaybettiği barış toplumunu yeniden tesis etmenin hayalini kurmuştur. Bunun içinse her türden devlet otoritesine ve militarist zihniyetlere karşı barışçıl bir pozisyon almış ve direnç göstermiş bir kültürdür. Farklı inanç ve kültürlere ise aynı, eşit nazardan bakmıştır. Egemen sınıflar da sözümona barışı savunurlar, onu dillerine pelesenk ederler. Oysa imparatorluk ve cumhuriyet sistemleri olsun, antik – modern tüm devlet düzenekleri tepeden tırnağa silahlıdır ve militarist yapıdadır. Barışın gerçekleşebilmesi için bu düzeneklerin son bulması gerekiyor.

Savaş ve barış teması, felsefe tarihinde de filozofların sürekli gündemine girmiştir. Antik filozoflar, sanatçılar ve tiyatrocular barış üzerine yazılar yazmış, eserler vermiştir. Düşün ve bilim insanları da savaşın / şiddetin zulmüne uğramışlardır. Sokrates trajedisi ile Kerbela trajedisi arasında bağ kurmak zor değildir. Keza Şeyh Bedreddin ile Seyit Rıza trajedisi de Anadolu ve Mezopotamya halklarının belleğindedir. Bu bellekle varolan Kızılbaş / Alevi kültürü doğayı, insanı, eşitlikçi ilişkileri ve sevgiyi merkeze koyan bir felsefe olarak her türden zulüm ve şiddete karşı pozisyon almış bir inançtır.

Savaş çoğu zaman elbette emekçi sınıflara, ezilen uluslara, ezilen inançlara karşı yapılır. Bazen egemen sınıflar birbirine karşı da savaşmaktan çekinmezler. Realite böyle olmasına rağmen sömürücü sınıflar ve günümüzün modern devletleri barış söylemini sürekli canlı tutarlar. Oysa sürekli savaş halindedirler. Bunların sahte olduğuna kuşku yoktur. Nasıl ki Roma imparatorluğunun “pax Romana” söylemi dünya halklarını yanıltmak içinse Osmanlı’nın “pax Ottomanası” da bir aldatmacadan ibarettir. Nitekim Yavuz’un zulmü, unutulur gibi değil.

Modern devletler de benzer söylemleri kullanırken, misal “yurta barış dünyada barış” denilirken, savaş her zaman canlı ve aktüel olmuştur. ABD kendince Ortadoğu’ya barış getirmek ister ama bütün dünya biliyor ki, bölgeye savaş, katliam ve gözyaşı ihraç ediliyor. Dünyanın her yeri savaş sanayisi için “imkan” durumundadır. Emperyalistler gibi onların hizmetinde olan güçler de dahil olmak üzere çağımızda bütün devletler ençok bütçeyi savunma bakanlığına (savaş bütçesi olarak) ayırmaktadır. Bu yüzdendir ki dünyanın pekçok yerinde olduğu gibi Ortadoğu, Türkiye, Filistin ve Kürdistan’da olası bir barışın yerini sürekli savaş alıyor.

Çin, Rus, Hint, Avrupa tarihinde olduğu gibi Anadolu ve Mezopotamya tarihinde de barış ancak geçici olarak söz konusu olmuştur. İmmanuel Kant gibi filozoflarların düşlediği “sürekli barış” asla gerçekleşmemiştir. Sürekli barışın sağlanması için emek sömürüsünün son bulması gerekiyor. Bunun için her türden zenginliği üreten emekçi sınıflara ve Alevi / Kızılbaş gibi barış kültürlerine, devrimci felsefelere büyük görev düşüyor. Savaşlar, elbette ülkemizde de görüldüğü gibi doğayı, ezilen ulusları ve kadınları da yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle kalıcı bir barışın, bilhassa dünya barışının sağlanması için tüm bu çevrelerin birlik ve dayanışma bilinciyle mücadele etmeleri zorunlu görülüyor.

Barış konusu, son zamanlarda Kürt meselesi nedeniyle bir kez daha etkili bir gündem olmuş durumda. Zira Kürtler, barışa en çok ihtiyaç duyan halklardan biri. Barışı, bilhassa Kızılbaş kültürü açısından ele almak ve ona felsefi bir yorum getirmek üzere 1 Haziran 2025, pazar günü Bahçelievler Cemevi’nde buluşuyoruz. Konuya ilgi duyanları, zaman ayıranları bekleriz. Biraz esnek bir davet talebi oluyor böyle yazınca. Çünkü sömürü, savaş ve barış meselesine ilgi duymayıp zaman ayrılmayacak da başka neye ilgi duyup zaman ayrılabilir diye sormadan edemiyor insan.

Previous StorySanatın Boyalı Protestosu

Son Yazılar

  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?
  • Gerici Sınıflar ve Bilimler
  • Felsefe, Bilim ve Kadın

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?
  • Gerici Sınıflar ve Bilimler
  • Felsefe, Bilim ve Kadın

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır