site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Ekim 12, 2024  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika, Sanat

Malatya – Akçadağ’da Barış Paneli

111

Dünya barış günü için bir toplantı yapmak üzere buluştuk dostlarla. Malatya’nın Akçadağ ilçesi Ören Mahallesi’nde yapılan toplantı panel formunda oldu. Ülke ve dünya düzeyinde barış dedik sıklıkla. Oysa dört yanımız savaş ve ateş çemberi içinde. Diyalektik açıdan bakarsak barışın, savaş nedeniyle gerekli olduğu görülecektir. Bu yüzden de emekçiler açısından inşa edilmiş bir “savaş teorisi”ne ihtiyaç var dedim konuşmamda. Bu teorinin, biraz özetini de ekledim konuşmama. Şimdi panel ortamından kısaca söz edip merak edenler için kendi konuşmamdan da bir kesiti burada paylaşmak istiyorum.

Ören buluşmasında önceki dönem DEM Parti milletvekili Kemal Bülbül ve Emek Partisi yöneticilerinden Umut Yeğin ile birlikte konuşmacı olduk. Barışa ilişkin yerel ve somut sorunlara işaret edilen panelin moderatörlüğünü ise Mazlum Köse yaptı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin düzenlediği etkinlikte savaşın evveli ve ezeli olmadığına vurgu yapıldı. Barışın ve savaşın güncel sorun olduğu, buna acil ihtiyacın olduğu vurgulandı. Bölgemizde adeta 3. Dünya Savaşı rüzgârı estiği de ileri sürüldü.

Emek Partisi’nden Umut Yeğin’e göre Ukrayna – Rusya Savaşı olsun, Kürdistan’daki ve Filistin’deki savaşlar olsun, 3. Dünya Savaşı’nın habercisi gibi görünüyor. Bu savaşlarda Türkiye’nin dış politikası ise barışçıl değil. Yeğin’e göre Türkiye yönetimi, sınır operasyonları da dahil olmak üzere uyguladığı her türden savaş politikasını, emekçilerin yararı ve milli çıkar için yaptığını söylüyor. Oysa bu, emekçileri aldatmaktan başka bir anlama gelmiyor. Yeğin açısından, barış gerçekleştirmek istiyorsak ülke düzeyinde, savaşa ayrılan bütçe kesilmeli, NATO’dan çıkılması, Kürecik üssü acilen kapatılmalıdır.

Kemal Bülbül’e göre bugünkü hükümet, barış karşıtı politikalar izlemekten başka bir iş yapmıyor. Barış için gerekli olan çaba içinde de değil. Üstelik 1945’te Birleşmiş Milletlerin imzaladığı barış anlaşmalarını imzaladığı halde bunlara uymuyor. Bu düzende egemen sınıflar eskiden beri “yurtta barış dünyada barış” demesine rağmen herkese savaş açıyor. Kürtlerin dillerini yasaklıyor. Hatta bu yüzden adam öldürülüyor. Bülbül’e göre böyle ortamlarda barış olmaz. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’ya da değinen konuşmacı, hapishaneye barış ve hukuk gelmedikçe barış da olmuyor. Üstelik bugün Türkiye hapishanelerinde tecrit uygulanıyor.

Bülbül’den sonraki konuşmamda barışa felsefi bir bakış atmaya çalışırken filozofların konuya dair yaklaşımları da özetlenmiş oldu. Barışın güncel bir sorun olduğunu söylüyoruz. Çünkü halen emperyalist devletler, silah üretmeye devam ediyor. Savaşın her zaman var olduğu yalanını da dünya halklarına şırınga etmeye özel bir önem veriyorlar. Halbuki Marksist teorinin de işaret ettiği gibi savaş, modern ve uygar tarihin bir icadıdır. Antropolojik verilere göre klan, kandaş ve kabile toplumları barışçıl toplumlardır. Sunumda da vurguladığım gibi eşitlikçi komünal üretim biçimleri geçerli idi eskiden. Bu eşitlikçi toplumlarda savaş söz konusu değildi. Bu yüzden barış bir ihtiyaç da değildi. Marksizm, savaşın ilk sınıflı toplum olan kölecilik çağında ortaya çıktığını söylüyor.

Kanaatim o ki, kölecilik çağının farkını, bu çağda emek verimliliğinin artmasında aramak gerekiyor. Üretim öncelikle Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında belirginlik kazandı. Çünkü bölgenin su uygarlığına olanak sunması üretimin artmasını da beraber getirmiştir. Savaş işte bu zenginliği gaspetmek üzere ortaya çıkmaktadır. Yani savaş ve barış meselesi, özünde bir sınıf meselesidir. Zenginliğin birikimi arttıkça savaşa ilgi de artmıştır / artmaktadır.

100 yıl savaşlarına dikkat çekmem ve emperyalist savaşlarla kıyaslamam sanırım dikkat çekmiştir. Çünkü yalnız 100 yıl süren savaşlardan da değil, 30 yıl savaşları, 7 yıl savaşlarından söz edilir. 20. yüzyılda ortaya çıkan emperyalist dünya savaşları ise büyük bir insanlık sorunu olarak görünüyor. Savaşın yaygınlaşması, düşün, bilim ve sanat insanlarını da harekete geçiriyor. Konuşmamda Savaş Ve Barış adlı romanı anımsatmakla yetindim. Homeros’un eserlerinin de savaş temalı olduğuna işaret edildi. Antik ve modern dönem karşıtlığı dikkate alınarak uygarlık analizi yapmak gerekiyor. Çünkü Antikçağ, silah bakımından çok ilkeldi. Sanayi toplumu, silah sanayisi olarak anlam buldu. Silah, kimyasal, biyolojik silahlar savaş anlamına gelir.

Sunumda burjuvazinin ve proletaryanın savaş karşısındaki pozisyonlarını da ortaya koyduk. Ama burada detayına girme niyetinde değilim. Lenin ve Mao’dan hareketle haklı savaş ve haksız savaş ayrımlarına yaptığımız vurguyu anımsatmakla yetiniyorum.

Programda felsefe tarihinde kısa bir gezinti de oldu. Çünkü sınıflı ve savaşlı toplumların ürünü olan filozoflar savaş felsefeleri de yapmışlardır. MÖ 500 yıllarında yaşayan Çinli savaş teorisyeni Sun Tzu, Savaş Sanatı adında bir kitap yazmıştır. Ona göre en iyi savaş, savaşmadan kazanılan savaştır. Herakleitos ise neyin haklı ve doğru olduğuna savaşların karar verdiğini ileri sürüyor. Ona göre savaş, her şeyin kralıdır.

16. yüzyıl siyaset filozofu Machiavelli, Prens aldı eseriyle tanınır. Ona göre silaha ve savaşa öncelikle egemen sınıflar başvuruyor. Silaha başvuran, savaşı kazanır, kazanıyor. İngiliz filozof Hobbes’un Leviathan adlı kitabı ünlüdür. “Homo homini lipus” der filozof. İnsan, insanın kurdudur anlamına geliyor. Bu da savaş ve kaos getiriyor. Sorunu, ancak güçlü bir devlet (dev) çözebilir. Alman general Clausewitz, dikkat çeken bir söz söylemiştir: Savaş, politikanın silahlarla sürdürülmesidir. Lenin’e göre politika da, sermayenin soyut ve yoğunlaşmış bir versiyonundan başka bir şey değildir.

Alman felsefesi içinden devam eden sunumda “Toplumsal Sözleşme” ve “Ebedi Barış”a da atıf yapıldı. Rousseau, savaşı açıklarken savaşın bireylerle ilgili olmadığını söyler. Ona göre savaş devletler arasındaki ilişkiden kaynaklanır ve bunlar arasındadır derken toplumsal artığı, sömürüyü ve sermayeyi görmezden geliyor (Toplumsal Sözleşme). Kant da ebedi barışı savunan yazısında orduların terhis edilmesini önermektedir. Oysa devlet ve sermaye var oldukça ordular yeniden kurulur ve savaşlar eksik olmaz. Yakın tarihin siyaset düşünürü olan Huntington da savaşı medeniyetler çatışması olarak gördüğü için elbette ki diğerleri gibi yanılmaktadır.

Previous StoryElazığ’a Harput’tan Baktık
Next StoryMuzaffer Oruçoğlu ve Klasik Beşler

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Arşivler

  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır