site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Ekim 5, 2024  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika, Sanat

Dersim: Coğrafya Kader mi?

dersim 2

Coğrafyanın kader olduğunu kimin söylediğini tespit etmek zor olsa da İbni Haldun’un sosyal felsefesinde bunu doğrulayacak düşüncelerin yer aldığı ileri sürülebilir. Bilhassa sanayi öncesi toplumlarda iklim ve bitki örtüsü belirleyici olmuştur. Bugün Dersim’in coğrafyasını görünce öncelikle coğrafya ile toplumsal düzey arasında bir ilişki olacağını düşündüm. Erzincan yol ayrımından Dersim’e sapıp Pülümür’e girdiğimizde coğrafyası ve kaderi ile farklı bir mekana girdiğimizi anlamak zor olmadı. Diyelim ki 40 – 50 kentten geçiyorsunuz. 61. kenti de rahatça, polissiz, askersiz, engelsiz aştınız. Sıra 62. kente geldiğinde Pülümür’ün girişinde askeri araçlar, panzerler ve tam teçhisatlı ordu güçleri tarafından durduruluyorsunuz. Kimlik kontrolü, dakikalarca sürüyor. Vatandaş ve devlet birbirine alışmış, araç kaptanları komutanlarla adeta senli benli olmuştur.

Girişteki güvenlik engeli aşıldıktan sonra aracınız Pülümür vadisi boyunca su gibi akar. Vadinin yamaçları, zirvelere doğru bakınca, ürpertici bir ruh dünyası yaratır. Aynı zamanda vadinin, bilhassa yamaçları ve zirveleri insanda özgürlük hissi uyandırır. Bu his sizi Dersim’in geçmişine, tarihine, geleneklerine, yaşam tarzına taşır. Vadide ilerledikçe Pülümür çayının oluşmaya başladığı görülür. Çay akdıkça büyür, büyüdükçe durulur ve köpüklenir. Zirve – vadi diyalektiğini düşünmeden olmaz. Suyun, zirvelere kurulan yerleşim birimlerine kaynak olduğunu düşünmek mümkündür.

Pülümür vadisi boyunca çayın üzerine kurulan köprüler olsun, vadi boyunca asfaltlanmış yol olsun, ayrıca yakın tarihlerde inşa edilmiş tüneller olsun, Dersim ve uygarlık sorunsalını akla getiriyor. Dersim’in başına ne geldiyse uygarlık gibi görünen bu “medeniyet” eserleri yüzünden geldi denilebilir. Biliyorum bu görüş, pek çok kisi ve çevreye, son derece kışkırtıcı bir fikir olarak görünecektir. Fakat her değere olduğu gibi ilkel ve modern olana da diyalektik bir perspektifle bakılırsa böylesi bir tespitin doğruluk payı da oryaya çıkıyor. Şimdilik şu notu yazmakla yetiniyorum ki, uygarlık analizi ve eleştirisi yapılmadan Dersim’i anlamak mümkün görünmüyor. Zira Dersim’in Yavuz ve Abdülhamit döneminde olduğu gibi cumhuriyet dönemindeki katliamlarının altında da işte bu “medeniyet taşıma” meselesi yatmaktadır. Üstelik böylesi bir oryantalist bakıştan Komintern gibi komünist bir organizasyon bile etkilenmiştir.

Pülümür deresi ve üzerindeki köprüler, bitişiğinde tüneller birçok sanat eserine ilham olmuştur. Şimdilik bunlara girmiyorum. Dersim coğrafyasındaki heybetli dağlara bakarak beton, demir ve egzoz uygarlığından kurtulmanın hayalini kurmadan yol almak, Dersim’den bihaber olmak demektir. Betimlediğim coğrafyanın, Dersim’in özü ve kaderi olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Didaktik bir coğrafyadır Dersim, ufuk açar, düşündürür, yeni dünyaları hayal etmeye sürükler insanı. Peki gezginler bunun karşılığında ne veriyor Dersim’e derseniz, yanıt biraz cansıkıcı olacak! Büyük kentlerde biriktirdiğimiz yozluk, yobazlık, yabancılaşma unsuru ve lümpenlik olur! Genç yaşlı insanların Dersim’e taşıdığı lümpenliği Pülümür’ün ağlayan kayalarındaki gözyaşları yıkamaya yeter mi, bilemiyorum.

Pülümür, birçoğunuz bildiği gibi güneyde Nazmiye ile sınırdır. Kent merkezine giderken bir kavşak gelir ve sola doğru yol alırsınız. Düzgün Baba yoludur bu yol. Sarp ve engebeli elbette. Büyük otobüslerden inilir minibüslere binilir. Stres ve gerilim içinde dinsel bir ruh hali tüm kitleyi sarar. Adak, kurban, ziyaret, mitler, efsaneler birbirini izler. Dualar edilir. Kutsal ile kutsal olmayan değerler iç içe girmektedir. Kuşkusuz ki bunca ruhani efsane, Dersim’e yapılan kıyımlarla ilgilidir. En seküler ve devrimci kişi ve kesimlerin bile bunca dinsel mitolojiye eğilimli oluşu, kuşkusuz ki sorgulanması gereken bir realitedir.

Bugünlerde Düzgün Baba’ya gidecek olursanız Dersim’e yakışır bir eylem de sizi bekliyor. Çünkü Nazimiye Belediyesi işçilerinin bir bölümü, işten çıkartıldıkları için direniş halindeler. Destek vermekte yarar var derim. Direniş morali ile Düzgün Baba Cemevine varmanız anlamlı olacaktır. Cemevine vardığınızda Cem’e duran dostları hayretler içinde izlerseniz şaşırmayın. Çünkü bu eğilim ülke çapında da yükseliş halindedir. Her efsanenin arkasında sosyal ve tarihi bir gerçeklik olduğunu düşünmek varken doğaüstü düşüncelere inanmak çok şaşırtıcı. Düzgün Baba efsanesi de bunlardan birisi.

Coğrafyaya temas ederek bitireyim. Düzgün Baba diyarından ovaları izlemek, stresinizi süpürecektir. Cemevinin çay ocağına uğramayı unutmayalım. Çünkü odun ateşinde demlenen lezzetli çaydan içmeyi ihmal etmek olmaz. Üstelik komünal toplumun ilkeleri geçerli çay ocağında: Herkese ihtiyacı kadar…

Previous StoryDersim’e Yeni Bir Yolculuk
Next StoryEmpirist Felsefede Üç Büyükler

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Arşivler

  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır