site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Ağustos 29, 2024  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe, Politika, Sanat

Filozoflardan Yeni Hamleler

1111

Dünyanın yeni koşulları, entelektüel alanda yeni filozoflara imkan verir. Yeni filozofların ise kendilerine özgü yöntemlerle düşünsel, siyasi ve sosyal koşullara müdahale ederek hamleler yaptıkları bir realitedir. Felsefe tarihinde 17. yüzyılın 3 büyükleri deyince yeni hamlelerle tanıdığımız Descartes, Spinoza ve Leibniz’i düşünmek gerekiyor. Ne var ki sıklıkla “bu filozofları anlayamıyorum” diyen pekçok arkadaşla da karşılaşmak mümkün oluyor. Aslında üç büyükleri anlamak benim için de kolay olmuyor. Bir, eski oldukları için. Yani o çağı bilmek, yaşamak gerekirdi. Bu mümkün değil. İkincisi, kültür de farklı. Üç büyüklerin yaşadığı kültürü bilmek ve tecrübe etmek gerekirdi. Bu da olanaklı değil. Dolayısıyla üç büyükleri anlamanın biraz zorluğunu, bu yüzden de konunun bulanıklığını dikkate almak lazım derim. Daha da önemli olarak söylemek isterim ki bu durum bütün bir felsefe tarihi ve filozoflar için de geçerlidir. Misal, ülkemizden birisinin Homeros’u bilme süreci ve düzeyi ile bir Yunanlının durumu değişiklik arzeder.

Bu hafta Felsefenin Gözü’nde 17. yüzyılın üç büyükleri vardı. Cogito, conatus ve monad üzerinden açıklamalar yaptık. Filozofları tanıtım yazımda (pazar günü) pekçok açıklama yapmıştım. Program çerçevesinde konu olan bazı noktalara daha değinmek istiyorum. Descartes, Spinoza ve Leibniz, Rönesans’ın mesken tuttuğu Güney Avrupa’yı değil Kuzey Avrupa’yı mesken tuttular: Fransa, Hollanda, Almanya. Anlaşılan şu ki Güney Avrupa burjuvazisi, Bruno ve Galilei örneklerine bakılırsa filozofları koruyacak güçte değildi. Bu yüzden de üretim güçleri ve düşünce iklimi daha çok Kuzeybatı Avrupa’ya kaymıştır. Gerçi aristokrasi ve burjuvazi arasındaki güç dengesizliklerinden dolayı Descartes, Spinoza ve Leibniz sansür, sürgün ve saldırılara da maruz kalmışlardır.

Komün TV’de yayınlanan programda Descartes, Spinoza ve Leibniz’in felsefeleri üzerinde yaptığımız gezinti yaklaşık 1,5 saat sürdü. Bana kalırsa üç büyükler de ana akım filozoflar gibi egemen sınıfların sözcükleri oldu. Descartes, burjuvazinin düşüncesini merkeze almakla tanındı. Her şeyden kuşku duysa da egemen sınıfların iktidarından kuşku duymadı diyebiliriz. Öte yandan onun kuşkuculuğuna yöntemli kuşkuculuk demek yanlış olmaz. Yöntemi ve insanı öne çıkarmasıyla kendi çağına modern bir müdahale yaptığının altını çizmek zorunludur.

Kuşku, felsefe tarihinde eskiden beri ön planda olan bir akımdır. Aslında bilimde de benzer bir durum vardır. Nitekim bilim, bugün de kuşku götürür özelliklere sahiptir. Gorgias, Piron, Augustinus, Gazzali, Montaigne… Programda, Descartes’ın kuşkucukta bir devrim yaptığını söylemek zorunlu olmuştur. Descartes, yalnızca felsefeyle değil, bilimle, matematikle, fizikle yakından ilgilendi. Kraliçelere dersler verdi. “Öyle bir felsefe yapmalıyım ki Türkler ve kadınlar bile anlamalı” diye yazan da Descartes’tan başkası değildi. Akıl ve sağduyu insanlara eşit dağıtılmıştır diyen filozofun bu noktada tutarsızlığa düştüğünü söyleyebiliriz. Dünyayı mekanik bir sistem olarak gören ve yer kaplama ilkesine dayanırken materyalist olan Descartes, felsefi sistemini Tanrı’nın takdirine teslim ederken de idealist olup çıkar.

Spinoza, mercek ve gözlük camı ile ilgilendi. Mercek, mikroskop ve teleskop gibi aletler, 16. 17. yüzyılın dikkat çeken hamleleri idi. Evreni tanımak, uzayın derinliklerini ve maddenin temelini (arkhe) bulma açısından önemlidir bunlar. Spinoza da diğer düşünürler gibi kökeni, matematik yöntemle bulmaya çalışır. Etika’nın geometrik bir dil ve yöntemle yazıldığı düşünülür. Her şey doğa ve Tanrı’ya eşitlenmiştir. Doğa veya Tanrı… Fark etmez. Herkes herkesin Tanrısı oluyor. Hobbes’u anımsatmak isterim. Homo homini lipus demişti. Yani insan, insanın kurdudur. Spinoza ise homo homini Deus demiş oluyor. İnsan, insanın Tanrısıdır anlamına gelir. Bize göreyse insan, insanın dostu, kardeşi, komşusu ve yoldaşıdır. Netice itibariyle Spinoza’da din ve Tanrı’nın yerini artık burjuva toplumu alıyor. Spinoza’nın felsefi hamlesi, burjuvazinin iktisadi hamlesine tekabül ediyor.

Spinoza için her olumlama bir olumsuzlamadır. Hegel’in bu noktaya vurgu yaptığı biliniyor. Spinoza için özgür İradeden söz etmek zordur. Her şey zorunlu olarak gerçekleşir. Engels’in bir görüşüne ilham olmuş gibidir: Özgürlük zorunlu olanı bilmektir. T. Hobbes’un monarşik devlet teorisini desteklese de düşünce özgürlüğünden taviz vermemekle son derece devrimci bir pozisyonda duruyor.

Üçüncü felsefi hamleyi, modern burjuva toplumu adına Leibniz yapıyor. Leibniz Almanya’nın ilk “büyük” filozofu olmuştur. Adının Newton ile anılması ilginçtir. Zira Leibniz ve Newton’un birbirinden intihal yaptıkları iddia edilir. Matematiksel veriler, çekim ilkeleri ve kalkülüs hesapları kastediliyor. İnceleme sunucu Kurul, ikisinin de birbirinden bağımsız olarak aynı sonuca ulaştığına karar veriyor. Bana göre bu aynı sonuçlar, düşünsel süreçlere materyalizmin eşlik etmesinin göstergesidir. Fikirlerin kaynağı sınıflı uygar toplumdur. Kıta Avrupası’nda da, Ada Avrupası’nda da, geçerli olan ekonomik koşullar mevcuttur. Fikirler etkilenme veya göç yoluyla değil, esasen kendi toprağından doğuyor.

Leibniz de diğer iki filozof gibi mutlakı arıyor (absolute knowledge). Leibniz, sisteminin temeline monadları koyuyor. Monad’ın varlık kazanması için “yeter neden prensibi” geçerli olmalıdır. Filozofların tümü gibi Leibniz de politik meselelere karşı hassastı. Osmanlının saldırganlığını durdurmak için Batı’nın birleşik tavır almasını savunuyor ve bunun için aktivite gösteriyordu. Türkülerin şeytan olduğunu söyleyecek denli de özcü ve idealist idi.

17. yüzyılın üç büyüklerinin, İngiliz empirizminin üç büyüklerine karşı pozisyon aldıkları düşünebiliriz. Yani deneyimlere karşı akılcılar cephesi diyebiliriz. Bu epistemolojik bakımdan böyleyken ontolojik bakımdan da iki kutba karşılık geliyor: Materyalizm ve idealizm. Elbette bu karşıtlıklar düzen ve sistem içi karşıtlıklardır. Bu yüzden de ana akım düşünce sistemi ile tarihsel materyalizm arasındaki karşıtlığa bir kez daha dikkat çekmek isterim. Vurguyu, programda da öne çıkarmamız sanırım fark edilmiştir.

Previous StoryDersim’de Gezi ve Panel
Next StoryDersim’e Yeni Bir Yolculuk

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Arşivler

  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır