Yeni Kitap Yolda:
FELSEFE ÜZERİNE GENEL TEZLER
Yeni kitap, felsefe üzerine yeni tezlerden oluşuyor. Kitaptaki Tezler’e göre dünyanın değiştirilmesini merkezine koymayan hiç bir öneri, tez ve teorinin içerik ve biçimce güçlü olduğu söylenemez. Dolayısıyla, özgün olduğu da iddia edilemez. Yeni kitap, böylesi bir hedefe odaklanarak felsefe dünyasına projeksiyon tutacaktır (Belge Yayınları, 2024).
Felsefe Üzerine Genel Tezler adını taşıyan eser, felsefenin sınırlarını yalnızca sanat, bilim ve politikaya kadar genişletmekle kalmıyor, yeni toplumsal hareketler bağlamında dil, din, cins, hukuk, ezilen inançlar, ekoloji ve ulusların self determinasyon hakkına (Kürtler’e) dek genişletiyor.
Felsefeyi, değiştirme kültürü yanında insanlığın (proletarya) elinde bir silah olarak gören esere kısa adıyla Tezler ya da Genel Tezler denilebilir. Eser öncelikle dünyayı bilme, anlama ve açıklama yolunu izliyor. Dolayısıyla felsefe tarihi üzerinde radikal bir gezintiye çıkılıyor. Eser, felsefe tarihine yeni, özgün ve “aşağıdan” bir bakış getirdiği iddiasındadır. Bu yüzden de “İngiliz Marksist Tarihçiler” ile bağını kurmak yanlış olmaz.
Tezler, felsefe tarihini ve filozofları onaylayan, öven, yücelten bir eser olmadığı gibi tam tersine sorgulayan, eleştiren, pekçok bakımdan itiraz eden ve hatta filozof tavrını (ana akımı) mahkum eden bir perspektiften yazılmıştır. Bu yüzden de tezlerin felsefe tarihindeki ve filozoflar dünyasındaki sinir uçlarına dokunduğu, ezberlere şerhler düştüğü de bir gereklilik haline gelmiştir.
Kitap, yalnız felsefeyi de değil bilimi, sanatı, siyaseti, dini, devleti, ahlakı ve hukuku da açıklarken Ockhamlı’nın usturasını eline almayı ihmal etmiyor. Fuzuli (fazlalık) ne varsa, pancar gibi biçiliyor. Tezler, Thales ve öncesini ele alarak günümüze, Foucault, Derrida, Deleuze, Karatani ve S. Zizek’e kadar geldiği için felsefe tarihinin alanını geniş tutmuştur. Felsefe tarihini genişletmiştir de diyebiliriz. Keza yalnız Batı dünyasını değil Mısır, Çin, Hindistan’dan hareketle Asya, Avrupa ve Amerika’ya da felsefi projeksiyon tutarken yatay planda da bir genişleme söz konusu olmuştur.
Genel Tezler, felsefenin dönüm noktaları bakımından Doğu dünyasının Ortaçağı’nda Şeyh Bedreddin Devrimi’nin, evrensel bağlamda ise (kapitalizm) K. Marx ve komümizm teorisinin altını çizmiştir. Tezler, biçimsel bakımdam da yeni ve özgün olduğu iddiasındadır. Felsefe geleneğinden de bildiğimiz şekilde, tezler maddeler biçiminde yazılmıştır. Her paragraf belli bir fikri içermektedir. Dolayısıyla retorik amaçlı da olsa sığ ve sıradan ifadelere, doldurma denilebilecek türden cümlelerin varlığına izin verilmemiştir. Bu nedenle eser, saf / yalın ve devrimci bir felsefenin inşasına hizmet ettiği kanaatindedir.
Tezlerin her biri büyük fikirler ve kesin hükümlerden ibaret olsa da, bunları radikal bir dil ve üslup zenginliği içinde sunmuş olsa da kesinlikle tartışmaya açıktır! Zira kesin ve genel geçer doğrular (exact) olsa da mutlak doğrular (absolute knowledge) yoktur. Nitekim Marx ve Engels açısından da “katı, kutsal” hiç bir değer bulunmuyor. Katı olan her şey buharlaşıyor!
Felsefe Üzerine Genel Tezler adlı bu çalışma, önceki kitaplarımdan farklı olarak “aktarma” yolunu izlemediği gibi “alıntılama” yoluna da çok az başvuruyor. Platon’dan Augustinus’a; Farabi ve İbni Sina’dan Descartes, Hegel ve Schopenhauer’a dek filozoflara geniş bir yer vermekle birlikte, bu yer verişler özet ve ilke düzeyindedir. Daha fazlası değil. Dolayısıyla kitap, önceki çalışmalarıma oranla daha çok Mehmet Akkaya olmuştur denilebilir. Ana akım filozoflar gibi akademik felsefe ve filozofların düşünüş ve yazış tarzına karşı da belli bir mesafenin olduğu umarım okurun dikkatini çekecektir.
Düşünüş mantığı, felsefeyi sunuş ve yapış tekniği bakımından da okur çemberini geniş tutmaya özen gösterilmiştir. Bu bakımdan düşünüldüğünde Genel Tezler, hem felsefe meraklılarına ve öğrencilere hitap etmeyi hem de eski ve yeni filozoflarla polemiğe girmeyi göze almış bir eser iddiasındadır. Nispeten hacimli – 364 sayfalık- bir kitaptır. Felsefenin “genel konuları”nın ele alınması, Tezler’in ister istemez hacimli olmasını gerektirmiştir. Geneldir diyorum, çünkü felsefenin temel, merkezi ve popüler olan belli başlı konularına açıklama ve eleştiri getirmeyi hedeflemektedir.
Felsefe Üzerine Genel Tezler, 2500 yıllık (daha fazlası da var) birikmiş bilgi birikimi ile bir hesaplaşma içine girerken konuya sınıf, mülkiyet, üretim gibi faktörleri kavramların önüne çıkararak bakıyor. Töz, Tanrı, İdea, monad, cogitans, conatus, geist… Tüm bu türden düşünselliklerin izini sürerken yaşamın maddi ve ekonomik süreçlerine vurgu yapılıyor ve bu kavram setine temel teşkil eden sosyal dünyanın değiştirilmesini öneriyor.
Kuşkusuz ki Genel Tezler’in temel kategorisi değiştirme kategorisidir. Bana göre bir eser değişme ve değiştirme dışında bir şeyler söylüyorsa aslında o eser hiçbir şey söylemiyor demektir. Bu diskur, bilhassa çağımızda (feodalizm, kapitalizm ve emperyalizm çağında) daha da geçerlidir. Kaldı ki, günümüzün felsefesi ve felsefi kavramları da sosyal gerçekliğin, örneğin birikmiş artı değerden başka bir anlama gelmiyor.
Bu yeni çalışma, sosyal ve iktisadi koşulların ürünü olan tüm düşünce disiplinleri gibi felsefenin de bir ürün olduğunu ve alışacağını ileri sürmektedir. Çünkü Marx ve Engels’in de Alman İdeolojisi’nde belirttikleri gibi -başta meta olmak üzere- insan ve sosyal ilişkilerin ortaya çıkardığı hiç bir üretimin, bizden öne geçmesine, özne haline gelip insanı nesneleştirmesine, eş deyişle, şeyleştirmesine izin vermemelidir. Bu yüzden kitap, felsefeyi merkezi bir bilgi / bilinç disiplini olarak görse de onu mitoslaştıran, yücelten, dokunulmaz sayan ana akım felsefi yaklaşımlardan uzak durmaktadır.
Felsefelerin ve filozofların bugüne kadar, sınıflı toplumlar boyunca birbirini izlediği doğrudur. Amma ve lakin gelecekte, sınıfların son bulmasıyla sıfırlanması gerektiği de bir başka doğrudur. Meydana gelen meydandan gittiği gibi sınıflarla gelenler, sınıfların ortadan kalkmasıyla da son bulur ya da sönümlenir. Bu nedenle kitapta, Marx’a ve Marksizme temas etmek zorunlu olmuştur. Felsefe Üzerine Genel Tezler adlı bu On Birinci kitabımın, Feuerbach Üzerine Tezler’i çağrıştırması anlamlı olur. Marx, 11. Tez’de ana akım filozofları rahatsız edercesine şöyle seslenmişti: Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yorumladılar oysa dünyayı değiştirmek gerekir!