Yaşa yağmura rağmen bir kez daha Newroz alanına aktık, 2023 Newroz’unda (İstanbul-Yenikapı). Devletin psikolojisi biraz yumuşamış gibiydi. Güvenlik, “arkadaşlar” diye hitap ediyor. “Arkadaşlar” da buna olumlu yanıt veriyordu. Havanın soğukluğunu bu şekilde aşmaya ve ısıtmaya çalıştık. Bir çelik yelekli üstümü ararken boynuma sarıldı! Önce şaşırdım tabi, gülümsedim. Bu kadarı da fazla diyecektim ki “kollarınızı da kaldırın” komutu geldi. Meğer boynumdaki kaşkolun içinde “yasadışı” bir şeyler arıyormuş. Gülümseyişim de boşa gitmiş oldu. “Hükümet değişmiş” dedim yine de. Gerekli seremoni de anlaşılan seçimlerle hal yoluna konulacaktır.
Newroz deyince, miting alanında mitolojiye daldım bir an. Davranış ve düşünüş tarzları, toplumsal pratikleri izler. Buna göre kültürel alışkanlıkların maddi yaşam süreçleriyle ilişkisinin olduğu açıktır. Mitolojik olsun veyahut da etik, estetik, politik olsun, her kültürel ürün belli bir sınıfsallığa gönderme yapar. En genel manada söylenirse değerler, ezen ve ezilenler arasındaki çatışmadan kaynağını alır. Bu yüzden Newroz’un Dehak-Kawa çatışmasına dayandırılmış olması manidardır. Kawa’nın demirci olarak betimlenmesi, dolayısıyla emekçi sınıflara tekabül ettirilmesi de bir o kadar anlamlı olmuştur. Genel olarak Ortadoğu halklarıyla ilişkilenmesi ve daha birçok halkın yakınlığı, Newroz’un evrenselliğiyle ilişkilidir. Bu yüzden onu 1 Mayıs’ın ikiz kardeşi olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Hatta bana göre sonraki yıllarda 8 Mart ile birlikte “3 kardeşler” olarak ele almak da mümkün olacak gibi görünüyor: 8 Mart, 21 Mart, 1 Mayıs.
Newroz’un Kürt halkıyla ve bir bütün olarak Kürt ulusal mücadelesiyle doğrudan bağı olduğu açıktır. Bu da etik ve politik değerler gibi devrimci mitolojilerin de ödenen bedellerle ilgili olduğunun göstergesidir. Değerler üretilirken de, geliştirilirken de, varlığını sürdürürken de mücadele etmeyi gerektirir ki, Kürt özgürlük hareketinin yıllardır sürdürdüğü çaba bunu ziyadesiyle kanıtlıyor. Yine de katılım çok geniş bir kesimi harekete geçirmiş durumda. Nitekim Türkiye sol hareketinin büyük çoğunluğunun alanda oluşu, çok çeşitli pankartların varlığı da bu genişliğe işaret ediyor.
Miting alanındaki renklilik Newroz’un evrensel boyutuna işaret ediyor. Bu yıl ki Newroz’un depremde kaybettiklerimize adanmış olmasının da altını çizmek gerekiyor. Evrensel boyut sunumlarda da kendini belli etmiştir. Ateşin ve güneşin çocukları şiarını, ser verip sır vermeyenlerin izinden yürüyenler anonsu izlerken de, Kawa ve dörtler’in direnişine vurgu yapılırken de Kürdistan halklarının yürüttüğü mücadelenin merkezi önemde olduğu gösterilmiştir. Anonsları, barış annelerinin Newroz ateşini yakmaları izledi ki, bu sanırım herkesin ilgisini çekmiştir. “Üç kardeşler”den söz etmem karşılık da bulmuş oldu. Kitlenin ve devrimci yapıların slogan ve pankartlarındaki yazı ve talepler de, Newroz’un anlamını etnisite ile beraber sınıf yönünde de genişlettiğini göstermektedir.
Bitireyim. Hava koşullarının olumsuzluğu katılımı olumsuz etkiledi sanırım. Yine de gençlerin halay çekmesini engellemedi. Keza sloganlarda bir radikalizm de vardı. Burada detay vermeyi gereksiz buluyorum. Milliyetçi, devletçi sol olarak bilinen çevreler bu Newroz’da da alanda görülmedi. Sunumların Kürtçe ve Türkçe olarak yapıldığını da anımsatayım. Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin birlikte organize ettiği Newroz kutlaması, şarkı ve türkülerle başladığı gibi konuşmalardan sonra yine şarkılarla sürdü… Alandan ayrılırken soğuk eşliğinde yağmur çiselemeye devam ediyordu… Newroz ateşi yanıyor, konuşmalar sürüyordu…