site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Temmuz 10, 2022  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika

Yeni Ateizm ve Tarihsel Materyalizm

111

Geçen yüzyılın önemli özelliklerinden birisi düşün ve sanat alanında yüzlerce ekol ve akımın ortaya çıkmış olmasıydı. Bu akım ve anlayışların ortak paydası olguları, olayları ve kültürel disiplinleri tarihsellikten muaf tutmasıydı. Tarihsellik derken şüphesiz ki tarihsel materyalizmi kastediyorum. Son zamanlarda, bulunduğum entelektüel ortamlarda konusu edilen yeni ateizm akımı da bir süre zihinleri işgal edeceğe benziyor. Başında “yeni” sıfatı bulunsa da, dikkatli bir bakış atıldığında yeniliğin biçime ilişkin olduğu anlaşılacaktır.

Yeni ateizm, benzer ateist akımlar gibi Marksizmi değersizleştirmenin bir başka tarzı gibi görünmektedir. Bilimciliğin, her türden insan ve toplum sorununu çözeceğine inanan bu akım, dinin yerine bilimi koyarak yeni bir din yarattığının belki de farkında değil. Üretim, emek ve sınıf gerçekliğini dikkate almayan bu anlayış için “18. yüzyıl Fransız Aydınlanmasının yeni bir versiyonu” ifadesini kullanabiliriz. Fransız aydınlanması, felsefi ve estetik hurafelerle kitleleri oyalamanın dışında bir işlev görmediği gibi yeni ateizm de, “bilimcilik hurafesi”yle yerini yeni oyalayıcı burjuva-feodal ideolojilere ve akımlara bırakacaktır.  

Konuya temel teşkil eden kısa bir bilgi versem iyi olur. 30 Eylül 2007’de bir entelektüel toplantı olur. Önde gelen ateistler bir aradadır: Richard Dawkins, Sam Harris, Christopher Hitchens ve Daniel Dennett. Hitchens’ın Washington’daki evinde, iki saatlik ve moderatörsüz, özel bir tartışma yapmışlar ve konuşmayı kaydedip sonrasında kitap haline getirmişlerdir. Eserin adı: Mahşerin Dört Atlısı.

 Mahşerin Dört Atlısı ve Bilimcilik

Adlarını duymuş olacağınız ve genellikle “mahşerin dört atlısı” olarak bilinen isimleri burada anmak zorunlu görülüyor: Richard Dawkins, Christopher Hitchens, Daniel Dennett ve Sam Harris. İngiliz-Amerika kültürü içine doğup bu kültür içinde düşünsel etkinliklerde bulunan andığım dört kişi felsefeci olmaktan ziyade bilim insanı olarak tanınıyorlar. Demek ki Fransız ya da Kıta Avrupası değil de Ada Avrupası ve Amerika söz konusudur; felsefe ve sosyal bilimler değil fizik bilimleri hareket noktası oluyor. Mahşerin dört atlısı açısından,  insanlığın sorunlarının kaynağı da, çözümü de çok basit! Onlara göre en büyük sorun ve bela din/teolojidir. Çözüm ise bilim yaparak özellikle de doğa bilimlerini geliştirerek dinin varlığına son vermektir.

Görüldüğü gibi Voltaire, Dholbach, Conderse, La Metrie, ve Diderot gibi burjuva filozoflarının yerini yenileri almış oluyor. Anlaşılan yeniler, eski tecrübelerden ders de çıkartmıyor. Soru şu: Filozofların aydınlatamadığı dünyayı bilimcilerin aydınlatacağına neden inanalım? Dawkins, Hitchens, Dennett ve Harris’in bu soruyu sormayışlarının nedeni, felsefeyi önemsemiyor olmalarına bağlanabilir mi, bilemiyorum. Çünkü yine son zamanlarda, bilhassa ülkemizde bilime karşı bir merak olduğunu görüyorum.

Geçen hafta bir tartışmada konu Marksizme geldi; akademisyen bir arkadaş Marksizm felsefe değil bilimdir deyince arada fark olmayacağını, her ikisini de içerdiğini söyleyecek oldum, buna karşılık karşı tarafın bilime toz kondurmadığını gördüm. Sonuçta Marksizm, bir bilimdir tezinde ısrar edilince itiraz etmedim buna, yalnızca ek yapma ihtiyacı duydum. Marksizm değiştirme kültürüdür, proletaryanın ideolojisidir dedim, yine de etkili olmadı. Anladım ki birçok çevrede bilim kral ya da Tanrı muamelesi görüyor. Yeni ateizm gibi bu anlayışın kendisinin de bir din olduğu gözlerden kaçıyor anlaşılan.

Ateizm, Tarihsel Materyalizm Değildir

Felsefe tarihine bakıldığında ateizm ve onun farklı versiyonlarını saptamak zor olmaz. M. Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan Demokritos başta olmak üzere onun hocası Leukippos’un ateist olduğu düşünülür. Çünkü Demokritos’a göre somut ve soyut tüm varlıklar atomlardan oluşmuştur. Bu ekolün izini süren yine bir başka Grek filozofu olan Epikuros da Tanrıtanımaz sıfatını hak etmiştir. Anakronik bir sıçrama ile söylemek gerekir ki, Karl Marx’ın doktora tezi de “Demokritos ve Epikuros’un Doğa Felsefelerinin Karşılaştırılması” başlığını taşımaktadır.

Marx ve aynı zamanda Engels’i ateist saymasak bile son çözümlemede bu çizgide değerlendirmek gerekir. Tipik birer ateist sayamayız; çünkü filozoflar kendilerini tarihsel materyalist olarak tanımlama eğiliminde olmuşlardır. Tarihsel materyalizm ise materyaliz, ateizm, aydınlanmacılık ve her türden bilimcilikten farklıdır. Felsefe tarihinde atomcular gibi bir başka ateist akım ise materyalizmdir. Örneğine İngiliz felsefesinde rastladığımız materyalizm denildiğinde Thomas Hobbes ve Francis Bacon gibi düşün adamlarını saymak gerekir. Keza kuşkucu gelenek de bir başka ateizm olarak düşünülebilir. Mesela yine bir İngiliz filozofu olan David Hume, bu tür ateistlerden birisidir. Hume, değil ki Tanrı’nın varlığından, fizik ve sosyal dünyadaki pek çok olgunun varlığından bile kuşku duymaktadır.

Nihilizm, Kuşkuculuk ve Pozitivizm

Nihilist diyeceğimiz bir ateizmden de söz edilebilir. Nietzsche ismi ilk akla gelendir. Oysa nihilizmin kökeni Grek felsefesine dayanmaktadır. Örneğin Grek filozofu Gorgias, Tanrı da dahil olmak üzere hiç bir şeyin var olduğunu ispatlamanın mümkün olmadığını savunmuştur. Gorgias’ın tezi Piron ve Atinalı Timon tarafından yumuşatılarak sürdürülmüştür. Ortaçağ’da ise aynı anlayışı Sextus Empirikus devam ettirmiştir.

Lukretius ismini de natüralizm bağlamında anmak gerekiyor. Şiirlerden oluşan ve “Doğa Üzerine” adını taşıyan eserinde maddeciliği savunur. Bu ekol de 18. yüzyılda Fransız aydınlanma geleneği içinde bir nevi ateizm olarak sürmüştür. Feuerbach’ta temsiliyetini bulan felsefi antropoloji de dini ve Tanrı’yı insanın yarattığını ileri sürerek ateizm geleneği içinde yer almıştır. Sosyolojinin kurucusu A. Comte’un pozitivizmi de bir tür ateizmdir. Darwin ve Wittgeinstein gibi düşünürler de geliştirdikleri bilimsel ve felsefi görüşlerden dolayı bu kulvara konulabilir.

Yeni ateizmin, post-modern felsefenin etkisini yitirmeye başladığı koşullarda ortaya çıkması manidardır. Postmodernizm Avrupa (Fransa) kökenliydi, şimdikinin Anglo-Amerikan kökenli olduğu anlaşılıyor. Dünyada Marksist cepheden yeni ateizme nasıl bir tepki/cevap verilmektedir, bilemiyorum; ama ülkemiz sol kesimlerde konuya dair analizler, eleştiriler göremiyorum. Oldukça düşündürücü bir tavır! Yeni ateizm karşıtı yayın, konferans ve vidyoların çoğunluğunun “İslam entelektüelleri”ne ait olması da son derece izaha muhtaç bir durumdur.

Sınıf, Toplum ve Üretimin (Ekonomi) Keşfi

Ateizmin diğer türevleri gibi yeni ateizm akımı da “yanlış” düşünceleri, “doğru” düşüncelerle değiştirmeye çalışır. Tüm bu düşüncelerin evveli ve ezeli olduğuna inanır. Neticede gelip “insan” faktöründe karar kılar. Bu noktada düşünce ve felsefe tarihinde devrimci bir keşif yapan Marx ve Marksizm ise insan da dahil olmak üzere tüm var olan sosyal ve düşünsel kategorilerin temelinde toplum ve üretim ilişkileri (iktisadi faaliyet) olduğunu ileri sürmüştür. Bu yüzden geçen hafta yazdığım yazının başlığını burada bir kez daha hatırlatmak isterim. “Felsefe: Marx’tan Önce ve Sonra.”

Marx’tan önce toplum, sınıf ve üretim ilişkileri türünden olgular henüz keşfedilmemişti. Modern fizik bilimleri ve sosyal bilimleri ise Tanrı’nın yerine kah filozofları koyarak, kah bilimi koyarak kah insanı koyarak yeni Tanrılar yaratmakla yetinmişlerdir. Bazen de idea, töz, monad, geist türünden büyük ve kapsamlı kavramlar, terimler üreterek kitlelerin üzerinde adeta kavram krallığı/tasallutu kurarak toplumu tahakküm altına almışlardır. Marx bu tarz düşünsel etkinliklere “dünyayı yalnızca yorumlama” adını vermiştir.

Tarihsel materyalizmden hareketle Marx ve Marksizm kendisine kadar üretilen her türden krallığa karşı direnç göstererek düşünce ve felsefe tarihinde devrimci bir eksen değişikliği yapmıştır. Dolayısıyla yeni ateizmi konu ettiğimiz bu yazıda bu yeni akımın asıl çatıştığı düşünce görünüşte teizm ve her türden din olsa da gerçekte Marksizm olduğunu söylemek zor değildir. Nihayetinde Marx ve Marksizm için eski ateizm versiyonları gibi yeni ateizm de çağın koşullarına göre kurgulanmış hurafeler yığını olarak betimlenebilir.

Lenin: Geri Avrupa İleri Asya!

Yeni ateizmin özellikle 1991 Körfez Savaşı ve 2002’deki Amerika’nın Asya’ya yönelik saldırılarına paralel olarak gelişmesi manidardır. Çünkü emperyalizmin ezilen halklara, İslamın gericiliği ve şiddeti bahane ederek saldırılar yapmasına uygun düşen bir “felsefe” olarak görülmektedir. Adını andığım yeni ateist Richard Dawkins, Christopher Hitchens, Daniel Dennett ve Sam Harris’in bu saldırıları desteklediklerini anımsatmak isterim.

Bu “bilimci” düşünürlere göre bilim ve teknolojiyi temsil eden Batı emperyalizmi (Amerika başta olmak üzere) Doğu’nun feodal, dinci gerici dünyasına uygarlık, bilim, modernizm ve demokrasi götürecektir! Bu parlak teoriden (!) hareketle Lenin’e bağlanmak mümkündür. Lenin 1913’te yazdığı bir makalenin başlığını “İleri Asya Geri Avrupa” olarak belirlemişti. Dolayısıyla Yeni ateizm tezi de burada verdiğimiz yanıt da pek yeniye benzemiyor aslında.  

Yeni Ateizm: Din-Bilim Çatışması

Yeni ateizmin üç noktada hile yaptığını veya bilinç bulanıklığı yaşadığını ve yaşattığını ileri sürebiliriz. Birisi din ve teoloji dediğinde direk klasik dinleri hedef almaktadır. Yani eski kutsal ve geleneksel denilen dinler kastediliyor. Böylece Marx’ın “kutsal olmayan” dinler olarak tespit ettiği yani aydınlanma, sekülerizm, bilimcilik, demokrasicilik, adalet ve hukuk türünden “yeni dinler” görmezlikten geliniyor, bir ölçüde gizleniyor. İkincisi bilimin gelişmesiyle bütün insanlığın eşit ve özgür bir dünyada yaşayacağı ileri sürülüyor ki, son beş yüzyıllık bilimsel gelişmelerin tarihi, bunu yalanlamaktadır.

Her şeye rağmen bilim gelişmektedir ama emekçi sınıfların bu gelişmeye paralele olarak yaşamlarında iyileşme olduğu tezi kaba bir yalandan ibarettir. Ayrıca dinler son bulmadığı gibi bunlara “kutsal olmayan dinler” olarak yenileri eklenmektedir. Yeni ateizmin bilinçlerde yaptığı üçüncü bulanıklık, hile ya da çarpıtma ise sınıf savaşı yerine bilim ile din savaşını koymasıdır. Ezilen sınıflar ve ezen sınıflar arasındaki çatışma aslında din-bilim çatışmasının bir neticesidir! Oysa Marx ve Marksizm bunun tam tersini ileri sürmektedir: Her türden çatışma, esasen sınıf çatışmasının çeşitli biçim ve içerik kazanmış formudur. 

Sosyalizm ve Militan Ateizm

Yeni ateizm eskisinden farklı olarak dine ve dinsel düşüncelere özgürlük tanımıyor. Kutsal dinlerin “bilimin çekiciyle” ezilmesi gerektiğini söylüyor. Marksizmin kaba materyalist yorumları da kutsal dinlerin şiddet kullanılarak ortadan kaldırmasını savunur. Oysa Marksizm gerek kutsal dinlere gerekse laiklik gibi kutsal olmayan dinlere karşı şiddet kullanmayı savunmaz ve bunları düşman olarak da değerlendirmez. Çünkü Marx ve Markksizm açısından kutsal ve kutsal olmayan dinlerin temelinde ekonomik ve sosyal olgular vardır. Bunlar feodalizm ve kapitalizm gibi gerçekliklere dayanmaktadır. Esasen bu yapıların sınıf mücadelesi yoluyla ortadan kaldırılması gerekir. Buna bağlı olarak kutsal ve kutsal olmayan dinler sönümlenecektir.

Burada ortadan kaldırma ve sönümlenme birbirinden farklıdır. Sınıflı uygar dünyada ve özellikle sermayecilik çağında görünüş ile gerçeklik aynı olmadığından bilime (Marksizm) her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Zira piyasa vardır ve emek gücü eşdeğinin altında muamele görmektedir. Buna göre kutsal ve kutsal olmayan dinler bütün sınıflı toplum boyuca hep var olacak ve genişletilmiş yeniden meta üretim sistemine bağlı olarak dinler de yeniden üretilecektir. Kısacası sınıfların var olduğu koşullarda dinler de çeşitli formlar kazanarak ileri ve geri sıçrayışlar yaşayarak varlığını sürdürecektir.

Yeni ateizme militan ateizm de denildiğini düşündüğümüzde aklımıza SSCB’deki din karşıtı faaliyetler gelmektedir. “Militan ateizm” adını ilk olarak 1920’li yıllarda Sovyetler Birliği’nde görüyoruz. Bir dergi çevresi faaliyeti olarak biliniyor. Emek sömürüsünün olduğu koşullarda dinin sınırlandırıldığını düşünsek bile onu ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını sosyalist bir ülkeyle de test etmiş oluyoruz. Neticede Sovyetik yönetimlerde dinin ortadan kaldırıldığını ya da sönümlendiğini kimse iddia edemez.

Previous StoryFelsefe: Marx’tan Önce ve Sonra
Next StoryDuygu Felsefesinin Dört Büyükleri

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Arşivler

  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır