Din eski ve yeni formlarıyla bütün insanlığı kuşatmış durumda. Entelektüel çalışmalar içinde olduğu kadar Marksizm açısından da merkezi bir noktada bulunuyor. Pekçok kesim açısından eskide kalmış gibi görünse de bilhassa yeni formlarıyla yani laiklik, Aydınlanma, bilimcilik, hukuk önünde eşitlik, sekülerizm türünden anlayışlarla varlığını sürdürüyor.
Marx, din eleştirisi dönemi sona erdi, artık dünyanın eleştirilmesi gerekir açıklamasını yaparak konuyu kapitalizm ve feodalizm türünden üretim tarzlarının eleştirisine çekmişti. Entelektüel arenadaki tartışmalara bakılırsa halen modern dünya yerine din eleştirisi yapıldığı gözlerden kaçmıyor.
Bana kalırsa Marx ve Engels’in dine ve Tanrı’ya karşı gösterilmesi ve ateist olarak betimlenmeleri de gerçeği yansıtmıyor. Daha doğru tanımlamanın her iki filozofun, dine karşı olmadıkları, esasen dini ortaya çıkaran koşullara karşı oldukları ve ateist değil materyalist oldukları yönündedir.
Felsefe ya da düşünce tarihine bakıldığında din/Tanrı meselesine değişik açılardan bakıldığını tespit etmek zor olmuyor. Teolojik bakış bunlar içinde dinin gerçekliğine en uzak açıklamaları getiren bakıştır. Benim aklıma bu bakışın filozofu olarak Saint Augustinus gelir. Din konusuna antropolojik açıdan da bakılmıştır. Bunun en iyi örneği Feuerbach’tır denilebilir. Dini ve Tanrı’yı insanın yarattığını ileri sürmektedir.
S. Freud gibi düşünürler ise din ve Tanrı meselesine psikolojik açıdan bakmışlardır. Çocuk, ana babadan aldığı destekle yetinmediği noktada güç arar ve o gücü Tanrı’da bulur. Antikçağ’da ise Tanrı antropomorfik olarak tasarlanmıştır. Homeros ve Hesiodos’un eserleri insanbiçimli Tanrılarla doludur.
Din ve Tanrı sorunu, asıl ve doğru açıklamasını Marx ve Engels’de bulmuştur. Her iki filozof da, din ve Tanrı’nın üretim biçimlerinden ve mülkiyet şekillerinden kaynaklandığını ileri sürüyor. Bu biçimler değiştikçe din de değişime uğruyor. Sınıflar ortadan kalkınca dinlerin de müzelik olacağı ileri sürülüyor.
Burada birkaç noktasına değindiğim düşünceleri panel ortamında tartışmaya açmak üzere 8 Ocak 2022’de Ankara’da bir etkinlik gerçekleşiyor. Özgür Sanatçılar Derneği’nin düzenlediği etkinlik, Cumartesi saat 14.00’te Kızılay’da TÜM BEL SEN konferans salonunda yapılacak.