Sermayenin sıradanlaştırıp sömürmeyeceği hiç bir maddi ve düşünsel ürün/değer bulunmuyor. Felsefe de sermayenin sıradanlaştırıp metalaştırdığı ve giderek bir araç durumuna getirdiği etkinliklerden birisidir. Felsefenin içinde ya da yakınında olanların bileceği gibi 2003’ten beri Dünya Felsefe Günü kutlanıyor. Böyle günlerin UNESCO tarafından onaylandığını ve Felsefe Günü’nün de her yıl Kasım ayının üçüncü perşembesine denk düştüğünü anımsamak gerekir.
Bugünlerde basın ve kamuoyunda kısmen de olsa felsefenin ilgi göreceğini düşünebiliriz. Bugün düzenlenecek felsefe toplantılarında konferans ve panellerinde kim bilir ne kavramlar, terimler havada uçuşacak, filozof adları birbirini izlerken nice Grekçe ve Latince sözcük de kanatlanma imkanı bulacaktır? Yine de böylesi zamanlarda felsefeye ilişkin zihinlerin bir miktar da olsa canlı kılınacağını varsayabiliriz. Bu güncelliği dikkate alarak ben de felsefeye dair birkaç noktaya işaret etmek istiyorum.
Felsefe: Kavramsal Açıklama
Felsefe, sınıflı toplumlarla birlikte ortaya çıktığı için tarihsel bir kategoridir. Sınıfların yok olmasıyla ya tamamen yok olacak ya da nitelik değiştirecek bir etkinliktir. Yani Platon, Aristoteles, Descartes ve Kant gibi büyük filozofların sandığı gibi sonsuza dek sürecek bir etkinlik değildir.
Felsefe de bilim, politika, sanat ve hatta teoloji gibi olup bitenin temelini/nedenini anlama ve bunu kavramlarla ifade etme etkinliğidir. Kavramsal anlama ve açıklama yoksa felsefe de yoktur demektir veya zayıftır. Felsefeyi eleştirel düşünme, sorgulama veya mantıklı düşünme olarak betimlemek yanlıştır. Çünkü felsefe bu kriterleri içerse bile bunlar esasen bilim, politika ve özellikle sanat için geçerlidir.
Dünyayı Değiştiren Felsefe
Felsefe, kavramsal anlama ve açıklama olarak kendini var etmiş olsa da Marx ve Marksizmle birlikte bir paradigma değişikliğine uğramıştır. Felsefe kendisi de dahil olmak üzere tarihsel ve toplumsal tüm kategorilerin değiştirilmesi için vardır. Dolayısıyla felsefe, kişinin zihninde, davranış tarzında ve daha da önemlisi yaşadığı dünyada köklü bir değişiklik yaratma faaliyeti olarak bilinir, bilinmelidir.
Felsefe diğer düşün ve sanat disiplinlerinden birisidir. Politika, bilim ve sanattan aşığıda olmadığı gibi onlardan üstün bir uğraş da değildir. Sanatın figürle, imgeyle, bilimin ölçme, alet ve formüllerle söylediğini felsefe kavramlarla söyler. Abartılmasına gerek yoktur. Düşüncenin diğer alanlarıyla temas kurmayan, yalnızca “felsefe olan felsefe” de felsefe değildir.
Tekelci Kapitalizme Karşı Felsefe
Felsefe, tek tarz da değildir. Sınıflı toplumun tüm özelliklerini yansıtır. Kendisini bazen sanatta, bilimde, siyasette olduğu gibi dinde de gösterir. Din deyince, Ortaçağ bu açıdan “zengin”dir. Felsefenin din tarzında yapılması modern dönem boyunca da sürmüştür. Günümüzde de bu tarz çok yaygındır. Kutsal kitap okur gibi felsefi metin okunduğuna sıklıkla rastlanır. Bir filozofun bir cümlesi, Tanrı ya da peygamber sözü gibi yoruma açıktır. Uzatılır da uzatılır. Anaakım felsefede yorumu yorum izler.
Günümüzdeki anaakım felsefeyi dinden, teolojiden ayırmak zordur. Felsefenin, tekelci kapitalizm koşullarına uygun olarak “genişletilmiş yeniden üretim” mantığına paralel bir gidişatı vardır. Kapitalizm geliştikçe felsefe sermayenin duvarları arasına (siz akademi anlayın) çekilmiştir. “Sıradan” bir mesleğe dönüşen felsefe bir bakıma alınır satılır olmuştur. Vakıf/özel üniversitelerdeki felsefe bölümleri de buna eklenince sanırım mesele daha doğru anlaşılacaktır.
Özdeşliği Aşan Çatışan Felsefe
Felsefenin, her kapıyı açan bir maymuncuk olarak algılanması da, bir laf kalabalığı ve gevezelik olarak betimlenmesi de yanlıştır. Hangi felsefenin bireysel ve toplumsal yaşamda nasıl bir işlev gördüğü sorusu daha önemlidir. Felsefe yaparak toplumun düzeleceği iddiası, bir de anaakım felsefeyse söz konusu olan, kesinlikle tarihsel gerçeklerle örtüşmez. Bu anlayış, bir hurafe değilse efsanedir.
Felsefe deyince kavram-varlık ilişkisi akla gelir, gelmelidir. Kavram ve nesne ilişkisi birlikte var olmakla birlikte kavram an farkıyla nesnesini izler. İkisi arasında özdeşlik olduğu tezini de anımsamak gerekir. Özdeşliğin daimi olduğu görüşü yerine ayrımın ve çatışmanın izini süren bir felsefe, çağı açıklayabilir.
Felsefe tarihi ve filozoflar onaylanmak ve yüceltilmek için değil eleştirilmek için okunur ve öğrenilir. Eleştiri yalnız negatif bir tutum olarak görülemez/görülmemelidir. Eleştiriden muaf bir filozof yoktur. Eleştirilemeyen filozof (Marx da dahil) ya filozof değildir, örneğin peygamberdir, ya da anlaşılamamıştır.
Terimi Olgudan Çıkaran Felsefe
Felsefenin geliştiği zaman diliminde ve coğrafyalarda ortalığın günlük gülistanlık olduğu tezinin gerçeklerle az çok ilişkisi olsa da; sonuçta bu tez büyük oranda şişirilmiş bir balondur. Son iki yüzyılda dünyanın, felsefe tarihinin en büyük filozofları ve felsefeleri Alman topraklarında kuruldu. Oysa faşizm, Nazizm ve emperyalist savaşların mekanı da aynı Almanya toprakları oldu.
Felsefeyi bilmek ve yapmak, kitaplar kadar bazen daha fazla yaşamı bilmek ve ona temas etmeyi gerektirir. Varlığa, kitapları aşarak doğal mekanında temas etmek gerekir. Varlığı tek yapılı değil iki kutuplu olarak ele alan felsefe, farkındalık ve aydınlanma yaratabilir. İki kutupluluk iki sınıflılığa tekabül eder.
Felsefe teoriye gönderme yaparken idea, töz, cogitans türünden terimlere atıf yapar. Hakiki felsefe terimini kullanmaya izin varsa ona göre teori ve terimler devrimci bir rol oynasa da olgu durumu belirleyicidir. Kapitalizm bir olgu olarak varlığını sürdürdüğü müddetçe, mülkiyet sistemi, devlet, ordu, aile var olduğu sürece savaş, sömürü ve kadın cinayetleri son bulmaz.
Felsefeyi Ortadan Kaldıran Felsefe
Önerdiğimiz ve savunduğumuz felsefe, tasvir edilmesi zor olan “anaakım felsefe” değildir. Felsefe bilmek ve yapmak felsefe tarihi kitaplarını ezberlemek, filozofları yüceltmek de değildir. Felsefe, felsefeyi ortadan kaldıracak türden bir etkinliğin adıdır. Felsefeyi ortadan kaldırmak, sınıflı toplumu ortadan kaldırmakla aynı anlama gelir.
Felsefe, Platon’un -modern- Akademisi’nden çıkabildiği, çağımızda sermayenin saltanatına son verme amacı güttüğü sürece felsefedir. Bununla birlikte günümüzün felsefesi, önceki felsefelerle hesaplaşmaya tutuşan onu aşan, aşındıran ve yeniyi kuran bir etkinlik olarak diyalektik ve tarihi materyalizmdir.