site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Mayıs 31, 2021  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe, Politika

Epikurosçuluk ve Stoacılık

19486052

Sokrates, Platon ve Aristoteles yalnız yaşadıkları dönemin en büyük felsefelerini kurmakla kalmadılar. Aynı zamanda kendilerinden sonraki felsefeleri de büyük oranda etkilediler. Belirlediler yerine “etkilediler” ifadesini bilerek kullanıyorum. Çünkü felsefeler, diğer felsefelerden yalnızca etkilenirler. Onları belirleyen ise çağın ve çağların ekonomik, sosyal özellikleridir. Bu yüzdendir ki Üç Büyükler olarak bilinen Sokrates, Platon ve Aristoteles’ten sonra koşulların değişmesi nedeniyle de yeni felsefeler ortaya çıkmıştır: Sokratesçi Okullar, Pyrrhonculuk (kuşkucu felsefe) Epikuros felsefesi ve Stoa felsefesi. Felsefenin Gözü’nde bu hafta Helenistik dönemin felsefeleri olarak da bilinen bu düşünceler ele alınıyor. Bu felsefelere bakarak felsefenin odak noktası doğuya kaymıştır da diyebiliriz. Çünkü, felsefe Büyük İskender’in seferlerine ve Roma imparatorluğuna paralel olarak tüm dünyaya yayılma imkanı bulmuştur. Bu haftaki konu ‘Devrimin merkezi Doğu’ya kaymıştır” düşüncesini anımsatıyor.

Üç büyükler, yasalara, devlete ve toplumsal değerlere düşkün ve bağlı olmakla tanındılar. Sokrates, Platon ve Aristoteles’e göre toplum birey için değil birey toplum içindir. Aristoteles açısından insan, doğuştan toplumsal bir hayvandır. El, kol, kulak, ayak, bacak nasıl ki vücut içinse bireyler de, içinde yaşadıkları toplumun parçasıdırlar. Ona göre organlar tek tek varlıklarını sürdüremezler ve dahası ancak vücut ile birlikte varlık kazandıkları gibi tek tek insanlar da ancak toplum, devlet ve polis için ve poliste var olabilir. Buna siyaset biliminde “organizmacı devlet teorisi” deniliyor. Günümüzde ve ülkemizde olan da bundan başkası değildir. Ne var ki bu anlayışlar birçok kez faşizmlerin, faşist diktatörlüklerin kurulmasına neden olmuştur, olmaktadır.

Felsefenin Gözü, bu hafta Üç Büyüklerin, organizmacı toplum teorilerinin hangi koşullarda eridiğini, buharlaştığını konu ediyor. Programda, Pers ve İskender savaşlarının, küçük üretimi ve gelişmekte olan ticari ilişkileri yok etmesinin teorik alana nasıl yansıdığını açığa çıkarmayı amaçlıyoruz. Böylesi güvensiz ortamlarda topluma ve devlete olan inançlarını yitiren halk kitlelerinin kendi içlerine döneceklerini, mutlaklaştırmasak bile, anlamak zor değil. İşte toplum yerine bireye yönelen ve kişisel hazları çıkar yolu sayan, aynı zamanda düzene, topluma itiraz eden Sokratesçi Okulların ortaya çıkması da bu bireysellikle ilgilidir.

Programda üzerinde durulacak olan Epikuros felsefesi, insanın haz kaynaklarına dikkat çekerken atomculuk gibi materyalist diyebileceğimiz düşüncelerin teorisini yapmıştır. Yalnız kaba hazcılıktan söz edilemez elbette. Bir örgüt gibi organize olarak yaşayan ve felsefe yapan Epikurosçular manevi ya da entelektüel hazları merkeze koymuşlardır.

Programda üzerinde duracağımız bir felsefe okulu da Stoacılık olacaktır. Stoacı felsefe deyince ilk olarak akla gelmesi gereken kişi Kıbrıslı Zenon’dur. Dışa yönelmek yerine huzuru içe yönelmekte arayan ve bulan bu felsefeye göre insan az ile yetinmeyi, daha doğrusu olan ile yetinmeyi bilmelidir. En iyi hayat ve anlayış erdemli olmayı gerektirir. Erdemli olmak da bir nevi insanın kendi kaderine razı olarak yaşaması, dolayısıyla hırslarını törpülemesi, zamanı geldiğinde de ölmesini bilmesidir. Stoacılığa göre doğadan gelen insan, zamanı geldiğinde kendi yaşamına son vermesini ve yeniden doğaya dönmesini bilmelidir.

Bu hafta, salı günü ele alacağımız Sokratesçi Okullar, Epikurosçuluk ve Stoacılık, pekçok bakımdan, günümüzde moda olan post-modern ve anarşist felsefeleri anımsatıyor…

Felsefenin Gözü’nü izlemek isterseniz program saatinde şu lingi tıklayabilirsiniz:

https://www.facebook.com/TvKomun/

Previous StoryKitap Buluşması ve Kutlama
Next StoryŞarapla Kitap Kutlamak! / Ulaş Fırtına

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Bilim, Barış ve Kızılbaşlar
  • Suya Karışan Sürgün
  • Kızılbaşlar ve Barış Felsefesi
  • Sanatın Boyalı Protestosu
  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır