site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Nisan 28, 2020  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Hakkında, Konuk Yazar

Bilgi Kuramı, Halk ve Filozoflar / Hasan Bıkım

94943751_

Sanat felsefesi, dil felsefesi, siyaset felsefesi, bilgi felsefesi ve tarih felsefesi konularını merkeze koyan felsefeci, yazar MEHMET AKKAYA, önceki eserlerine yeni bir kitap daha eklemiş oldu. Belge Yayınları tarafından BİLGİ KURAMI adıyla yayınlanan eserdeki anlatım teknikleri, yöntem ve dil dikkate alındığında felsefe meraklıları, öğrenciler ve entelektüellere hitap edecek türden. Akkaya bu kitabında felsefeye yakınlık duyanları sarıp sarmalayan bütünlüklü ve derinlikli bir yol izlemiş. Keza bir kaynakça da denilebilir kitap için… Mehmet hocama göre bilgi boş zaman işi de, merak işi de değil. Bilgi üretim ve iktisadi etkinlikler içinde gerçekleşen bir değerdir.

Kendi payıma ‘Epistemolojik Kopuş’ ile bilgi dünyasına girdiğim Mehmet Akkaya’nın “BİLGİ KURAMI” ya da kendi deyimiyle eş anlamlıları bilgi felsefesi, bilgi teorisi kitabını bu hafta içinde okuyup bitirdim. Şimdi bazı gözlemlerimi yazmak istiyorum… Bu kapsayıcı, yönlendirici, doğru eksende durmayı gösteren, felsefenin kökenine, sosyal sorunlara “akıl gücüyle” yanıt vermek aymazlığına düşenlere eleştiri var. Eser, dünden bugüne verilen cevapları, bilgi – bilinç diyalektiği konusundaki fazladan doluluk ve kirliliğin netleştirilmesi anlamında başlıbaşına derya-deniz bir çalışma…

Bu kitabın özetini çıkararak üzerinde düşünmek ilginç olabilir. Felsefenin ne olduğunu, onun kendine özgü dilini, felsefenin tarihini, karakterini, düşünüş biçimlerini tarihsel süreci içerisinde anlamak isteyenler için en önemli eserdir diyebilirim. Felsefenin üretim ve üretim ilişkileriyle olan direkt ya da endirekt bağlarını anlamak, açığa çıkarmak, beni ve birçoklarımızı belki aşar… Ve fakat felsefe disiplinleri içerisinde olanlar için bu durum geçerli olmayacaktır. Bilgi felsefesinin (epistemoloji) felsefe içindeki yerini saptayan Mehmet hocamız, felsefe tarihine bakıldığında da bilgi felsefesinin, varlık felsefesini (ontolojiyi) izlediğini söyleyerek yola koyulmuştur…

Epistemolojinin olmazsa olmazları arasında dediği Hegel ve Marx’a gelmeden, Thales ile başladığı söylenen felsefenin Antikçağ’ı ve üç büyükleri Sokrates, Platon ve Aristoteles’in bilgi felsefesindeki düşünüş biçimleri, konumları ve yarattığı değerler ile kimlere biçim verdikleri irdeleniyor kitapta. Devamında egemen bilgi felsefesinin ilk formlarının görülmesi konusu ilgili felsefeciler üstünden işlenmiş… Bu filozofların genel kabulü gerisindeki, idealist, metafizikçi düşünüşlerinin sosyal alanda nelere denk geldiği de töz, idea ve geist benzeri kavramlarla detaylandırılıyor. Akkaya, bu felsefelerin filozoflarca ve onları izleyenlerce nasıl kavramlaştırılıp dünden bugüne kadar nasıl yaşanılır kılındığını da gözler önüne sermektedir…

Bilginin kaynağının bir yerlerde bizleri bekleyen, öncellenmiş, kodlanmış, ilahi bir varlıkça üretilmiş, reçetelenmiş şeyler olmadığı söyleniyor Bilgi Kuramı’nda. Bilginin kaynağının halk olduğunu, üretim sürecinde şekillendiğini, gelişip değiştiğini, eskidiğini, süreklilik arz ettiğini de Mehmet hocamızın sunumundan öğreniyoruz… Bilgi felsefesindeki çeşitliliğin sosyal ve toplumsal kategorilerin çeşitliliği kadar da çeşitli ve çok olduğunu da ilgili karakterler üzerinden dile getirmiş kitap. Birbirlerine yaklaştıkları, iç içe geçtikleri, ayrıştıkları, muhalifleştiklerini çoğu keresinde de aynı duruş ve eksende kalarak idealist ve metafizikçi özlerine döndükleri de vurgulanmış…

Bilgi sorununda “yeni bakışlar” başlığı altında, Pyrrhon’un Helenistik dönem kuşkuculuğundan, Cicero’ya, Epikuros’a, Stoacılık’dan Sextus Empiricus’a kadar uzanan bir kulvar var. Oradan da Ortaçağ epistemolojisine geliniyor; Ortaçağ karanlığında, felsefenin Antikçağ’daki kadar üretken, dinamik karakterli olmadığını anlıyoruz. Ortaçağ felsefesine yoğunlaşma olduğu halde, yine de bu dönedeki felsefe liberal felsefelerde olduğu gibi “karanlık” deyip yok sayılmamış…

İslam coğrafyasında epistemoloji konusu da keza Ortaçağ epistemolojisi bağlamında ele alınmış. El Farabi, İbn’i Sina, Gazali den, İbn’i Rüşd’e kadar konu detaylandırılmış… Keza Rönesans epistemolojisinin Copernicus’la gelen evren anlayışının getirdiği yeni düşünüş biçimleri, eskiden kopuşları, Galileo’nun teleskopu ve devrimi, Montaigne ile yeniden yaşatılan eski kuşkuculuk anlayışını görüyoruz. Ayrıca aykırı, ters yüz eden soruların adamı F. Bacon’un sahne alışı da dolu dolu yer alıyor Bilgi Kuramı’nda…

Avrupa rasyonel epistemolojisi yükselişe geçtiğinde başı çeken İngiliz düşüncesi ve filozofları, İngiltere’nin deniz aşırı arayışları, sanayi üretiminin diğer Avrupa ülkelerine nazaran erken başlayışıyla geldiği seviyede Locke’u, Berkeley’i, David Hume’u da var ettiği vurgulanmış… Rönesans epistemolojisinin temelinde Yeniçağ’ın sermayecilik faaliyetlerinin yattığı savunuluyor. Epistemoloji ile coğrafi keşifler arasında çarpıcı bağlantılar kurulmuş… Zaten bu bakış açısından yazılan kitapta en geniş kısımlar da Hegel ve Marx’a ayrılmış. Diyalektik düşüncenin epistemolojideki belirleyici yeri işaret edilirken konu Mao Zedung’un felsefesine kadar genişliyor.

Felsefeci, yazar Mehmet Akkaya, çok geniş tuttuğu “BİLGİ KURAMI” kitabını Hegel ve Marx ile sonlandırırken, felsefe, politika, sanat ve dilin temelleri gibi bilginin temellerini de üretim süreçlerinde ve mekanlarında buluyor. Yazar, “Bilginin, insanın doğaya temasıyla başladığını” diğer birey ve toplumsal guruplarla olan ilişkisi ölçüsünde diyalektik seyrine devam ettiğinin altını çiziyor…

Felsefe ve felsefeciler ve işleri konusundaki genel bilgisizlik, körelten, dar kalıpçı, yargılayıcı bakışlardan uzak bir anlayışla yazılmış bir kitap. Bilgide toplumsallığın rolüne ve kolektif bilince dikkat çekiliyor. Şu saptama bana çok öğretici göründü: “Bilginin asıl üreticileri, maddi yaşamı da üreten emekçi sınıflardır, ama bilgi sorununu kavramlaştıran, bilgiyi geliştiren, onu soyutlayan, bilimselleştiren, kitabileştiren ise filozoflardır, epistemologlardır.” Akkaya’nın, kitapta bu türden kendine has tez ve argümanların sayısı bir haylice…

Yine Mehmet Hocamın kendine özgü kavramlarıyla karşılaşmak, hocamızın yaratıcılığının bir başka göstergesi diyebiliriz… Onlardan biri de kitaptaki tezlere bakılırsa bilgi, bir “keşif” değil “icat” olarak inşa edilmektedir biçimindeki düşüncedir. Oysa Mehmet hocama göre egemen bilgi felsefesi tarihine bakıldığında da Platon’da daha belirgin olmak üzere Locke, Descartes, Spinoza, Kant ve Hegel gibi büyük düşünürler bilgiyi adeta keşfedilen bir fenomen olarak ele almışlardır… Kitaptan aldığım şu sözlerle bitirmek istiyorum: Bilgi pratik içindir, bilme de yapmak içindir.

Previous StoryHukukta Tarihsellik ve Güncellik
Next StoryFelsefenin Gözünden 1 Mayıs

Son Yazılar

  • Felsefe, Bilim ve Kadın
  • Kadıköy, Kartal, Taksim
  • Ölülerin Birleştiren Gücü
  • Şiirsiz Yaşamak Mümkün mü?
  • Kızılbaşlar ve Doğrudan Demokrasi

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Felsefe, Bilim ve Kadın
  • Kadıköy, Kartal, Taksim
  • Ölülerin Birleştiren Gücü
  • Şiirsiz Yaşamak Mümkün mü?
  • Kızılbaşlar ve Doğrudan Demokrasi

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır