“Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı”
Mehmet Akkaya, sunumuna bu dörtlükle başladı. Sunum Bedreddin felsefesine dairdi. Eğitim Sen, Bakırköy şubede yapıldı. Sendikadaki kitap okuma grubunun üyeleri katıldı. Tartışmalı, dinamik bir program oldu. Kitaplar da sergilendi. Mehmet hocam kendine özgü kavramlarla 15. yüzyılda, Osmanlı topraklarındaki halk ayaklanmasına ilişkin özgün düşünceler ileri sürdü.
16 Şubatta yapılan sunum “Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler; Börklüce Mustafa” kitabından hareketle yapıldı. Kitap Ceylan Yayınları’ndan çıkmış. Orijinali Almanca olan eseri, Bedreddin konusunda çalışmaları da olan İlhami Yazgan ve Ganime Gülmez Türkçeye çevirmişler. Toplantıda Felsefeci-yazar Mehmet Akkaya hoca bu kitap üzerinden hareket etse de “buraya yoğunlaşmadan, genel bir felsefi yorum yapacağım” diyerek Bedreddin ayaklanması bu ayaklanmanın felsefi, toplumsal ve dinsel alt yapısından bahsetti.
Varlık, Görülmez, Bilinmez Değildir
Akkaya, Bedreddin’in varlık felsefesi anlayışına dikkat çekip Bedreddin’in varlığın “bilinmez, ulaşılmaz, görünmez” olduğunu iddia eden metafizikçi felsefecilerin tam tersi bir görüşü savunduğunu söyledi. Bu yönüyle Akkaya, Bedreddin hareketini materyalist felsefenin öncüllerinden biri olduğu, üstelik dünyayı sadece yorumlamakla kalmayıp, örgütlü bir başkaldırı hareketiyle değiştirmeye yeltendiğini belirtti.
Hocaya göre; sistem Bedreddin hareketinin liderinin geçmişte aldığı dini eğitim nedeniyle elde ettiği “şeyh” tanımlamasını öne çıkararak devrimciliğini hasıraltı etmeye çalışmaktadır. Bu duruma karşı çıkılmalıdır. Bedreddin eğitimli, varlıklı saygın bir insandır ama geldiği sınıfa “ihanet” edip halkın tarafına geçmiştir.
Bedreddin ayaklanmasının bugün biliniyor olmasında sanatın rolü büyüktür. Türkiye halkları Bedreddin’i Nazım Hikmet’in yazdığı destan sayesinde tanımıştır. Akkaya’nın yorumuna göre son yıllarda artan baskı ile Bedreddin’e ve onun eşitlik, özgürlük, adalet özlemine ilgi büyümektedir. Ben de Bedreddin ayaklanmasının sinema filminin çekimlerinin başladığını anımsatmak isterim.
Devlete ve Mülke Karşı Olmak!
Mehmet hocama göre ayaklanmanın önderleri Torlak Kemal ile Börklüce Mustafa ayaklanmanın sadece komutanları değildir aynı zamanda hareketin teorik yapısını da hazırlamışlardır. “Yar yanağından gayrı her şeyde ortaklık” sloganı Börklüce’nin dir. “Kadınlar dışında, erzak, giyim kuşam, hayvan ve arazi gibi şeylerin hepsi herkesin müşterek malıdır” diyen Börklüce’nin, etrafına topladığı köylülere “Ben senin emlakine tasarruf edebildiğim gibi sen de benim emlakime aynı suretle tasarruf edebilirsin” diyerek bireysel mülkiyet karşıtı bir öğreti yaydığı bilinmektedir. Konuya yorum getiren Akkaya, hareketi devlete, mülke ve aileye (nikah) karşı devrimci bir kültür olarak tanımlıyor.
Börklüce’ye göre Hıristiyanların Allah’a inandığını inkar eden bir Türkmen, dinsiz demekti. Mehmet hocanın söylediklerine bakılırsa, Bedreddin hareketi varlıklar arasındaki hiyerarşiye karşı çıkmıştır. Çünkü her şey herkesindir denilmektedir. Bedreddin hareketi ve felsefesi Mustafa Suphi’lerden Nazım Hikmetlere, 71 devrimcilerine, Kürt savaşçılarına dek geniş bir alanda kendine taraftar bulmuştur.
Mehmet hocam, Bedreddin biyografisine ilişkin de kısa bilgiler verdi. Bedreddin’in Kahire’de kaldığı süre boyunca dönemin en üst zihinleriyle görüştüğünü, Kaygusuz Abdal, Hüseyin Ahlati, İbn-i Haldun’un bu şahsiyetlerden olduğunu, bu görüşmelerin onun toplumcu fikirlerle donanmasında çok büyük etki ettiğini, hatta Bedreddin’in o güne dek yazdığı tüm eserleri nehre atıp yeni bir sayfa açtığını özellikle belirtti.
Sunumun ardından Mehmet hocanın etkinliklerinde artık gelenek haline gelen dinleyicilerin fikir beyan ettiği kısma geçildi. Akkaya’ya göre oturumda herkes mümkünse özgürce fikir belirtmeli, katkı, düzeltme, eleştiri ya da övgü yapabilmeli. Bir “uzmanın” konuştuğu halkın da bu uzmanı dinlediği tarz ilkel bir tarz. Bu tarza son verilmeli.
Varidat Değil Komünist Fikirler Önemli
Söz alan katılımcılar, Hikmet Kıvılcımlı’nın Osmanlı analizleri, Ahi Evran yapılanmasından ve Bedreddin’in “Varidat” eserinden bahsettiler. Konuşmacılardan biri Bedreddin’in mezarının yıllar sonra İstanbul’a getirildiğini de belirtti. (Çemberlitaş’daki 2. Mahmut türbesi içinde). Bu naklin 1960’dan sonra yapılması bence manidardır. Manidardır, çünkü meşhur Atatürkçü ateist İlhan Arsel’de 1960 Anayasasını hazırlayan aydınlardan biridir.
Bedreddin’in “şeyh” unvanı hakkında konuşulurken Mehmet hoca: “Bence Bedreddin’in yazdıklarından ya da kim olduğundan daha önemlisi ne yaptığıdır” dedi ve mühim olanın da bu olduğunu sözlerine ekledi. Devamında da “Varidat”ta yazılanlar beni ilgilendirmez. Yapılanlar, savunulan komünist fikirler, materyalist varlık düşüncesi önemlidir” ifadelerini kullandı. Bu tür tartışmaların yalnızca solun içinde değil dini çevrelerde de yapıldığı biliniyor. Örneğin Kadir Mısıroğlu, Bedreddin ayaklanmasına “Yahudi ayaklanması” diyor.
Bilindiği gibi ayaklanmaya o dönem Osmanlı boyunduruğu altında ezilen yoksul Aleviler, köylüler, dervişler, Türkmenler, Rum denizciler, vergiden bunalan Yahudi tüccarlar, ayrımcılığa uğrayan Hristiyanlar da katıldı. Bağnaz bir din anlayışından çok uzak bir noktada duran halkçı Bedreddin’in babasının isminin İsrail olması (Babası Selçuklu prensi, Annesi Yahudi’ydi) benim için ekstra bilgi dışında hiçbir şey ifade etmiyor. Sunumdaki bazı verilere bakılırsa bu ayaklanmaya 6-10 bin arası insan katıldı, Börklüce Mustafa gördüğü yoğun işkencelere rağmen aman dilemedi. Tartışmalarda bu noktaya da dikkat çekilmesi, önemliydi.