Bir haftadır Mersin’deyim. Felsefeli, sanatlı günler birbirini izliyor. Bugün de değişik bir ortamda sanat felsefesinden dil felsefesine, oradan siyaset felsefesine ve aydınlanmaya dek pek çok konuda tartışmalar yapıldı. Yapıldı diyorum, çünkü üç kişiydik. Mersin Kent Radyo’nun konuğuyduk. Programı, tecrübeli radyocu Mirza Turgut yönetti. Programa benimle birlikte değerli dost, ağabey Abuzer Kiraz da eşlik etti. Her iki arkadaşın entelektüel birikimi beni bir hayli etkiledi. Programdan birkaç temayı bilginize sunmak isterim…
Mirza Turgut, tartışmayı felsefenin tanımlanması üzerinden açmasına rağmen konuyu betimleme üzerinden araştırmaya çalıştık. Mirza, Thales’le başlayan filozoflar kuşağını materyalisler olarak sunarken üç büyüklerin açıklanmasını da bana bıraktı. Sokrates, Platon ve Aristoteles, bunlar felsefeyi gökyüzünden yeryüzüne indirdi. Bu temayı açıklarken Abuzer Kiraz da Sokrates ve Platon ayrımını yapmayı tercih etti. Ayrım benim anlayışıma uygundur. Sokrates demek, felsefenin sokağa inmesidir. Platon ise felsefenin Akademi’ye kapatılmasıdır.
Felsefede Alman ekolü unutulamaz. Son iki yüz yıldaki felsefe Almanya’da ortaya çıktı. Mirza, tartışmayı buradan açarken haklıdır. Almanya, geç kapitalistleşti, ama felsefe ve estetik Almanya’da gelişti. Estetik bir bilim olarak Almanya’da ortaya çıktı. Leibniz, Kant, Hegel, Marx Almanya’da mekan buldular. Bu tartışmalar sırasında Abuzer Kiraz’ın Nietzsche’ye dikkat çekmesi ve kısmen de olsa onu savunması da probleme dönüştü. O da birçok aydın ve sanatçı gibi Nietzsche’nin sanat ve edebiyata önem vermesinden etkilenmiş. Oysa filozof, kültürel alanda özgürlükçü, ekonomik sosyal alanda tutucudur.
Programda Aydınlanma düşüncesi ve edebiyat dünyası da konu edildi. Rus edebiyatının gelişmişliğinin, insan ve toplum sorunlarının çokluğu ve yoğunluğuyla ilişkisi kuruldu.
İki anlayışı anmak gerekir. Felsefe, ekonomik-sosyal zenginliğin olduğu mekanları seçer. Ayrıca bunun tersi yönde bir yol da izleyebiliyor: Sorunları büyük olan toplumlar, düşünceye daha fazla önem veriyorlar. Alman kültürünün gelişimi, Rus edebiyatı böyle açıklanabilir. Bu tartışmaya son olarak Kürdistan halkları örnek verildi. Anadolu-Mezopotamya toplumlarının, bilhassa Kürt halkının ulusal, sınıfsal sorunları büyük olduğu için ilgili cağrafyadaki kültürel gelişmeler daha hızlı ve yoğun oluyor.