PİRHA- Tarsus Cemevi’nde “Şeyh Bedreddin ve Alevilerin mücadele tarihi” konulu panelde konuşan araştırmacı-yazar Mehmet Akkaya, Şeyh Bedreddin’in köylü devrimcisi olduğunu söyleyerek “Şeyh Bedreddin; yalnız bilme ve anlama kültürü değil, asıl olarak değiştirme ve devrim yapma kültürüdür” dedi.
“Şeyh Bedreddin ve Alevilerin mücadele tarihi” konulu panel Tarsus Cemevinde gerçekleşti. Yoğun katılımın olduğu panele PSAKD Tarsus şube başkanı Cuma Erçe’nin moderatörlüğünde konuşmacı olarak Axuçan ocağı evlatlarından Ercan Kazım Özer dede, Araştırmacı yazar Mehmet Akkaya konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin açılışında konuşan Erçe, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında Bedreddini geleneğin temsilcilerin geçmişten günümüze var olduğunu belirterek, şunları ifadeetti;
“ İstanbul Büyükşehir belediyesi meclisinde oylanan ve AKP-MHP meclis üyelerinin red etmesiyle imar planlarına cemevlerinin ibadethane olarak yazılmasını engellediler. Ancak eşit yurttaşlık hak mücadelemizi engelleyemeyeceklerdir. Çünkü Alevilik haktır ve vardır. Bu zihniyetten herhangibir beklentimiz şimdiye kadar olmadı, bundan sonrada olmayacaktır.”
“BEDREDDİN DEVRİMİ BAŞLADI VE DEVAM EDİYOR”
Erçe’nin ardından konuşan araştırmacı-yazar Mehmet Akkaya, Şeyh Bedreddin’in köylü devrimcisi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi;
“Felsefe tarihinde iki filozof diğerlerinden farklıdır. Birisi Bedreddin, birisi de Karl Marx’tır. İkisi de teoriyi pratiğe uyguladıkları için emekçi sınıflarla birlikte anılırlar. Bedreddin iki filozofu daha akla getiriyor. Hollandalı Spinoza ve Alman filozof Hegel. Spinoza’nın varlık felsefesi, Bedreddin’i anımsatıyor. Varlığın bütünlüğü ve mutlaklığı. Bedreddin soruyor: Yağmur herkesi ıslatıyor, güneş herkesi ısıtıyor, hava herkesin oluyor, su herkesin, peki toprak neden herkesin değil? Şeyh Bedreddin, yalnız bilme ve anlama kültürü değildir. Asıl olarak değiştirme ve devrim yapma kültürüdür. Bedreddin hareketi, sınıf mücadelesinin evrenselliğine gönderme yapar. Sosyal felsefe bakımından eşitlikçi, özgürlükçü bir dünyayı savunan Bedreddin hareketi, Anadolu ve Mezopotamya topraklarındaki Alevi/Kızılbaş toplulukları yanısıra Hıristiyan, Sünni İslam ve Yahudi emekçilere dayandı. Siyaset felsefesi bakımından da öğreticidir. Bedreddin hareketi, bir köylü devrimi olarak görülür. Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa’nın önderliğinde “Demokratik Özerk Yönetimler” kuruldu. Bedreddin devrimi başladı ve devam ediyor. Bozoklu Celal ve Pir Sultan ile devam eden hareket, yakın tarihte de sürmüştür. Mustafa Suphi ve Seyyit Rıza’yı da anmak gerekir. Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya, Mazlum Doğan’la süren Bedreddin hareketi, Berkin Elvan ile devam eder.”
Akkaya’dan sonra konuşan Axuçan ocağı evlatlarından Ercan Kazım Özer dede, Şeyh Bedreddin’in öncesi ve sonrası ortaya çıkan gelişmelere dikkat çekerek şunları belirtti;
“Hakkı görebilmek ve erebilmek bir kemaletin sonucudur. Kemalete erebilmekte yaşamdan arınıp, yaşamdan ayrı durarak olmaz. Tam tersi yaşamın içerisinde olmakla olur. Yani ruhban denilen, fetvalar yayınlayanlara karşı çıkılmıştır. Bunu hazmedemeyenler Seyid Nesimi’yi, Hallacı Mansur’u diri diri yüzmüştür. Neden hak her yerdedir dediği için. Şeyh Bedreddin de bunun için çırıl çıplak edilerek asılmıştır.”
Konuşmaların ardından soru cevap ile panel sona erdi.
PİRHA/TARSUS