Tanımadığım yazarların, kitaplarına olduğu gibi kitap değerlendirmelerine de pek dikkat kesilmem. Ama şöyle bir bakmadan da durmam. İlk paragrafı sarmışsa beni, ancak o zaman okurum. Bir de o an için ilgilendiğim bir konuysa ya da tanıtılan kitabın yazarı ilgimi çekiyorsa… Sözü, “Filozofça” üst başlığıyla yazdığı eserlerle tanıdığımız felsefeci-yazar Mehmet Akkaya’ya ve onun bugünlerde okuduğum bir kitabına getirmek istiyorum. Kitabın kısa adı: ‘Filozofça Bakış.” Ülkemizin düşün ve sanat insanlarıyla yapılmış tartışmaları içeriyor.
Hemen belirteyim, ben, şu tanınmış, şair Kadir Aydemir değilim. Yeni bir yazar adayıyım sadece. Fen bilimleri alanında (fizik, kimya, biyoloji) eğitim emekçisiyim. Zaten tanıtacağım kitabın yazarı ile de bu vesileyle tanış olabildim. Hoş, kendisini gıyabında tanıyordum, çünkü birkaç yıl önce televizyonda yönettiği felsefe programlarını kaçırmazdım. Sonraları da yazılarını, bazı dergilerde ya da sosyal medyada takip ettim. Alanı olan felsefede, önemli bir eşiği aştığını anlayabiliyordum artık. Ki felsefesi, -kabaca söylersem- benim de benimsediğim, diyalektik materyalizmdir. Yani emeğin, emekçinin felsefesi!
Kendisiyle tanışmam iki yıl kadar önce oldu. Şimdilerde yayınlamaya çalıştığım kitabımın (bilgi tarihi ve bilgi felsefesi içerikli) araştırma aşamasındaydım ve maille sorduğum sorulara, neredeyse ‘anında’ ve samimi cevapları, hızla telefonlaşmamıza vesile oldu. (Şu ana kadar yüz yüze görüşemesek de bence iyi bir dost olduk kendisiyle. Umarım onun için de durum böyledir!)
Uzun süredir görüşlerini daha derinlikli olarak araştırmak, yani kitaplarına başlamak istiyordum. Burada birkaç cümleyle sözünü etmek istediğim kitabı ise okuduğum ilk eseridir. Şu içinde bulunduğum dönemde, kendime en yakın olarak gördüğüm kitabıyla işe başlamış oldum. Hoş, bu kitabı, ilk kitaplarındandır ve dolayısıyla “kendi felsefesini” tam olarak yetkinleştirmediği bir kitaptır. Ama dediğim gibi, kanımca benim şu anki okuma trafiğimde, kendime göre en uygun olan kitabı budur. Zira bu kitapla, genel olarak felsefi, edebi, sanatsal açlığıma/eksikliğime, hızlı ve etkili bir dokunma yapabilecektim. Kitap, Belge Yayınları’ndan çıkmış, içeriğini de yansıtan kitabın tam adını söylüyorum: “İnsana, Topluma ve Dünyaya FİLOZOFÇA BAKIŞ”.
Akkaya bu kitabında, birbirinden değerli felsefeci, edebiyatçı, tarihçi, iktisatçı, sanatçı-müzisyen, şair, tiyatrocu ile felsefi söyleşiler yapmış ve onların eserlerini ‘felsefece/filozofça’ bir üslupla yorumlamış. Kimler yok ki bu yolculukta, birkaçını sayayım: Afşar Timuçin, Taner Timur, Ömer Naci Soykan, Sevim Gündüz, Betül Çotuksöken, Nihat Behram, Cengiz Gündoğdu, Erkan Oğur, Sevgi İyi, Eren Omay, Yıldız Silier, Cengiz Çakmak, Haşmet Zeybek, Murat Belge.
Hani meşhur bir bilmece vardır: Çarşıdan aldım bir tane, eve getirdim bin tane, nedir? Cevap, “nar”dır. İşte bu kitap, tam da bu bilmecedeki “nar” gibi… Çünkü tüm bu isimlerle, kendi felsefi yolculuğuna çıkan Akkaya, biz okurları alıp “başka diyarlara” götürüyor. Neresi o diyarlar? Tabi ki hayal ve imgelem dünyamızla, çağrışımlarımızla ve de düşüncelerimizle, zihinsel kıvılcım diyarları. Gerçekten de bu kitap, okurlarını, işlediği konular olan felsefe, bilim, sanat, siyaset dörtlüsünde, yeni sorulara, yeni pencerelere yelken açtırıyor. En azından bende öyle oldu! Nasıl olmasın ki? Doğru felsefe, her şeyden önce, doğru soruları sormakla başlar ve karşımızda gerçekten, ‘doğru sorular soran’ bir felsefeci var!
Kitapta eksiklik olarak gördüğüm şeyler ise şunlardır: Akkaya, kimi yerlerde gereğinden fazla mütevazi davranıyor. Dolayısıyla tartışmacılar karşısında, kendi birikiminin altında sorularla karşımıza çıkmış ya da onları pek zorlamamış. Bazen de söyletmek istediklerini söyletmeye çalışmış. Ama her şeye karşın görevini yerine getirmiş. Çünkü sohbetlerin samimiliği okuyana gerçekten geçiyor. Bir de kendi ‘özel’ yazılarında ya da tanıtımlarında, ismini yazmamış yazılara. Bu durum biraz kafa karıştırıyor, ancak “içindekiler” bölümüne bakarak, yazının kendisine ait olduğunu anlıyorsunuz. Umarım bir dahaki basımda bu durum düzeltilir. Yine sohbet ettiği yazarların resimlerinin altına, isimleri yazılsa, daha isabetli olurdu.
Düşünce dünyamıza yaptığın katkılar için, teşekkürler sevgili Akkaya. Kitabın tam bir başucu kitabı olmuş. Zaten okurken, bir daha bir daha bakmayı not ettiğim sayısız yer oldu. Bu satırları okuyan sevgili dostlar, umarım sizler de bu eserden faydalanırsınız. Benden tavsiye etmesi…