site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Ağustos 5, 2024  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika, Sanat

Uyuyan Dünyaya Seslenmek

1111

Son birkaç ay içinde, yine sanatçı aydın, yazar, çizer dostlardan pek çok kitap ulaştı elime. Fırsat buldukça, bu eserlere yönelik kanaatlerimi sizlerle de paylaşıyorum. Gülten D. İncesu da bu şair, derlemeci ve yazarlardan birisi. Sosyal medyada ve kamuoyundan tanıyoruz kendisini. İnsan sorunlarını, dünya sorunları olarak algılaması önceden beri dikkatimi çekmiştir. Buluştuğumuzda, yazdığı ve imzaladığı üç eserini bizatihi görme durumum da oldu. Kısaca söz etmek istiyorum bunlardan.

Bu eserlerin birinde özgürlük arayışına çıkmış İncesu. Bu arayışı ülkemizin birçok yazar ve entelektüeli ile birlikte yapmış. Kitabı, derleme olarak takdim ediyor. “Niye Özgürlük” adını taşıyan bu kitabın (Bakara Kitap, 2022) kapağında Rosa Luxemburg’un bir sözüne de yer verilmiş ki, anmadan olmaz: “Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez”. Kitaptaki özgürlük arayışçıları olarak aklımda kalanlar: Mazlum Çetinkaya, Hasan Çapik, Ahmet İlhan, Muzaffer Oruçoğlu, Sezai Sarıoğlu. Yazarlar özgürlük arayışını bazen felsefe içinde aramışlar. Bazen sanat ve edebiyat içinde, bazen direniş ve mücadele içinde. Her daim insan, toplum ve dünya çevresine örülmüş engellerin aşılması olarak düşünmüşler özgürlüğü.

İkinci kitabı da benzer bir biçime sahip. 6 Şubat depremi üzerine yapılan etkinlik sunumlarını içeriyor ki, son derece güncel olduğunu düşünmek mümkündür. Emrullah Alp ve Mehmet Karasu ile birlikte hazırlanmış bir eserdir. “Amanos Çiçekleri” adını taşıyan eserin kapağına bir de özdeyiş konulmuş. Amanos Çiçekleri, karanlıktan güneş sağan çiçekler olarak betimlenmiş. (Akdoğan Yayınevi, 2024). Depremde Hatay ve çevresinin yıkıma uğradığı düşünülürse neden Amanos çiçeklerine vurgu yapıldığı da anlaşılmış oluyor. Kitabın girişinde yazarın da işaret ettiği gibi kötü günde, insanlığın yabancılaştığı bu uygar dünyada dost bulmak ve destek, dayanışma imkanı yakalamak kolay değildir. Deprem üzerinden bir sistem eleştirisi yapılıyor. Yazı içeriklerinin de bu istikamette olduğunu kavramak zor değildir. Depremin kültür, düşün ve sanat dünyasında yarattığı yankılar da yazar, akademisyen ve şairler tarafından dile getirilmiş.

Şiirin, çoğu zaman derin imgelerle, soyut sözlerle, kavramsal içeriklerle kurulduğu söylenir. Rus şiirlerinden, Batı şiirlerinden çevrilen eserlerde bu boyut çok belirleyici biçimde hissedilir. Oysa bizim halk şiirimiz olsun serbest şiirlerimiz olsun, çoğu zaman yalındır. Ses, ritim, müzik, duygu, söz, bilgi ön plandadır. Gülten’in şiirlerinde bu yön son derece belirgin olmuş. Şiiri için, bir sorunun, insanın, dünyanın şiirleridir denilebilir. Dünya önce düşünceye dökülüyor sonra dizelere. Düz cümlelerle, açık, anlaşılır dizeler baskındır. Şairin sıklıkla uyumlu sesler aradığı, dolayısıyla şiirleri ahenkli bir yapı kurulduğu izlenimi veriyor. Şu dizelerde olduğu gibi “Su yürür çiçek açar dağlar / Dağılır dilde ağrılar”. (Age, 60).

Uyuyan dünyanın içinde hareketli bir su tasvir ediliyor ki, bu da şairin iyimserliği ile ilgilidir. Dünya mevzusu onu, dünya yolculuğuna çıkarır. Eski zamanlara, Yunan dünyasına kadar gerilere gider. Oraların yaşamından, havasından, börtü – böceğinden, kuşundan ve çiçeğinden ilham alır. Özü öze temas ettirerek, sözü söze ekleyerek günümüze gelir. Bu türden şair az değildir ülkemizde. Derler ki, “Felsefe yolda olmaktır”. Ben böyle gezen şiirler görünce “şair olmak da yolda olmaktır” derim. Helene adlı şiirde şu dizeleri okuyoruz:

“Gel Helene

Artemis’i anlat bana

Sarı Kız’dan söz edeyim sana

Bezden bebekler yapalım

…

Olmadı şiirler okuyalım Homeros’tan…” (Age, 19).

Şiirin devamında yaşam ağacına aşı yapılması düşünülür. Aşının da zeytin dalıyla olması savunuldu ki, İncesu’ya göre dünya, ancak böylelikle barışa doyabilir.

Gülten’in şiirlerinde, Dünya uyuyordu, denilse de bunun bir ikaz etme anlamında söylendiği anlaşılıyor. Dünya’da, canlı cansız olsun her varlık kendini hissettirme yeteneğine sahiptir. Her varlık adeta çocuktur. Gelişmek ister. Bu yüzden her şair gibi İncesu da çocukluğunu arzuluyor. Dünyadan izin ister. Çocukluğunu yeniden görmek için. Dostoyevski de benzer duyguları arzulamıştır: Çocukluğumun beşiği sana gelmek istiyorum.

Sanatın şiir türü bana biraz romantik görünür. Her şairde geçmişe biraz özlem duygusu vardır. Doğaya, toprağa, dağlara hayranlık kendini belli eder. Umarım şairin yaşamdan kaçışı değildir bu. Bu yüzden de romantizm denildiğinde ben hep başına “devrimci” sıfatını eklemek isterim: Devrimci romantizm. İncesu da romantizm, lirik ve destan ile birleşir. Sevgi bir arı misali insana, doğaya, kadına, erkeğe, topluma dokunmak üzere harekete geçer. Çoğu zaman özgürlük toplumun dışında aranır. Hatta dağların işaret edildiği de görülür. Gülten’in Kars doğumlu olduğu da dikkate alındığında coğrafyamızın dramını yaşayan kuşaktan olduğu anlaşılacaktır. Salt yakın tarihinizin sıcak ve insanı adeta “yakan” sorunlarının şiire yansıması manidardır. Nitekim şu dizelere yer verilmiş “Hatıraları Hatırlamak” adlı şiirde:

“Toprak damlı evlerin üstünde

Dilekler tutup türküler söyledim

Dağlarda kaldı sesim” (Age, 69).

Şairin dağlardaki sesi önce dünyaya, sonra Anadolu ve Mezopotamya’ya, sonra da şehirlere, kasabalara doğru yankılanır. Bu sesler Asmin adlı şiirde de dile geldiği gibi en son, sokakların derinliklerinde bahar ile birleşir ya da bahar olup daha gürleşir.

Previous StoryAfşar Timuçin’in Ardından
Next StoryKızılbaşlar’dan Aşure İkramı

Son Yazılar

  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?
  • Gerici Sınıflar ve Bilimler
  • Felsefe, Bilim ve Kadın
  • Kadıköy, Kartal, Taksim
  • Ölülerin Birleştiren Gücü

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Hangi Aydınlanmanın Mirasçısıyız?
  • Gerici Sınıflar ve Bilimler
  • Felsefe, Bilim ve Kadın
  • Kadıköy, Kartal, Taksim
  • Ölülerin Birleştiren Gücü

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır