site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Eylül 2, 2025  |  By Mehmet Akkaya In Felsefe, Politika

Düşman İkiz Kardeş

111

Barış ve Savaş

DÜŞMAN İKİZ KARDEŞ!

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne uyandık bugün. Eylem ve etkinlik haberlerine baktım sosyal medyada. Emekçiler ve ezilenler cephesini anlamaya çalıştım öncelikle. Bir yandan da sömürücü sınıfların ve emperyalizmin, barışı ele alış tarzına odaklanayım dedim. Öyle bir dünyada ve öyle bir çağda yaşıyoruz ki, sorsanız dost düşman herkes savaş karşıtı, herkes barışçıl bir toplum istiyor. Tepeden tırnağa silahlı büyüklü küçüklü bütün devletler, Hitler’den Mustafa Kemal’e; Trump’tan Putin ve Erdoğan’a dek herkes barış yanlısı kesilmiş durumda. “Yurtta sulh dünyada sulh” bile denilmiş. Denilirken de ezilen herkese savaş ilan edilmiş.

Kimisi denize dökülmüş kimisi Karadeniz’de boğdurulmuş, milyonlarca insan da yerinden yurdundan edilmiş. Türk egemen sınıflarına, ittifak ettiği emperyalist başkentlere sorarsanız bütün bunlar barış için yapılıyor. Yapılıyor diyorum çünkü savaş ve büyük savaşlar tehlikesi her geçen gün de artıyor. Burjuvazi, yetiştirdiği ve beslediği kalemşörler ise olup biteni meşrulaştırmaya çalışıyor. Savaş politikalarını “savunma” türünden kavramlar arkasında gizlemeyi hedefliyor.

Barışın ne olduğu, onu kimlerin talep ettiği, ne zamandan beri arzulanan bir durum olduğu sorusu kolay bir soruymuş gibi görünse de aslında pek de kolay değil. Onu zıttıyla birlikte ele almak gerekiyor. Zıtlık bağlamında savaş terimini karşımızda buluyoruz. Barış talebinin olduğu yerde, özünde bir savaş gerçeği vardır. Gizlenmek istenen de budur. Savaş olgusu ise yalnızca çağımıza, kapitalizme ve emperyalizme özgü bir şiddet durumu değildir. Elbette, en tehlikeli düzeyiyle düşünüldüğünde emperyalizm çağında en vahşi yüzüyle vardır savaş. Uluslararası Barış Günü’nden söz edilmesi, nihayetinde 2. Emperyalist Savaş’tan sonra düşünülmüş. Şimdilik 1 Eylül mü (Sovyetler Birliği), 21 Eylül mü (Birleşmiş Milletler) tartışmasına girmiyorum.

Bununla birlikte savaş deyince sadece dünya düzeyindeki emperyalist savaşları anlamak yanlış olur. Kuşkusuz ki savaşın, en şiddetlisi emperyalizm döneminde gerçekleşmiştir. Öte yandan inançlar, uluslar, cinsler düzeyinde, lokal ve konjonktürel savaşlar da eksik olmuyor. Bütün savaşların temelinde ise sınıf savaşlarını görmek yanlış değildir. Saklanmak istenen en büyük gerçek budur. Yani emek ile sermaye arasındaki mücadelenin nelere neden olduğu gizlenir. Halbuki barışın anahtarı bu noktada aranmalıdır. Emekçi sınıfların emeğine sahip çıkması, bunun için de mücadele edilmesi (savaş) gerekir. “Yalnızca barış için savaş” demiş oluyoruz. Böylece bunlara, “ikiz düşman kardeş” denilmesi de anlamlı hale geliyor.

Neticede bütün modern insanlık tarihi sınıf mücadelesi tarihidir (Marx). Emperyalizm, sahip olduğu sermaye sayesinde sıklıkla fiziksel dünyayı yağmalayıp savaş alanına çevirdiği gibi insanlığın zihinsel dünyasına da savaş açıyor ve epistemolojik manipülasyonlar, tahribatlar gerçekleştiriyor. Dolayısıyla proleter temelli bir barış bilincinden söz etmek maalesef mümkün görünmüyor. Kitlelerin büyük bir kesimi savaşın, halen sınıflı topluma özgü bir yapısal özellik olduğunu düşünmek yerine kötü devlet yöneticisi ve siyaset adamlarının beceriksizliğinden ve kötü niyetinden kaynaklandığına inanıyor. Oysa savaşın temel ve biricik nedeni, emek sömürüsü sayesinde biriken sermayedir!

Sermaye biriktikçe devlet ve hükümet adamları, sonunda kaybetmek ve büyük yıkımlar bile olsa savaş kararı almak zorundadır! Dünya tarihinde olduğu gibi günümüzde de savaş esas yan, barış tali yan olarak karşımızda durmaktadır. Bu duruma Hegel felsefesi açısından “ayrımda özdeşlik” diyebiliriz. Çünkü Hegel’in geist’ı, onca savaştan sonra barışın (homojen / hukuki toplum) hüküm sürdüğü bir özdeşlikle son momente ulaşmıştır. Peki dünya gerçeği böyle mi? Elbette ki, somut sosyal alanda özdeşlik ve eşitlik asla geçerli değildir. Bu noktada Marx’ın, Hegel’e müdahalesi önemlidir. Marx’ın ve Marksizmin optiğinden bakıldığında durum, Hegel’in söylediğinin tam tersidir. Savaş, temel durum olduğu için “özdeşlikte ayrım” ilkesi geçerlidir.

Marx ve Marksizm açısından barış toplumu, yerel veya evrensel barış bildirileri ile gerçekleşebilecek bir toplum durumu değildir. Nitekim burjuva toplumu, yurttaş hakları, insan hakları, evrensel barış hakları anlamına genel nice anlaşmalara ve bildirilere imza atmış, bunları ulusal ve uluslararası hukuklara bağlamıştır. En büyük, emperyalist savaşlar da İngiltere, Amerika ve Fransa merkezli hazırlanan bu tür bildirilerden sonra çıkmıştır. Çünkü savaşlar, kişilerin iradesiyle, devletlerin iyi veya kötü yönetimleriyle ilgili olsa da son tahlilde büyüyen sermayenin doğasından kaynaklanır. Kaldı ki egemen sınıfların ve emperyalizmin, adına barış, bağımsızlık, özgürlük dedikleri anlaşmaların hepsi, proletarya ve dünya halkları için sömürü, işgal, yağma ve katliam anlamına gelmektedir.

Barış mücadelesi, ancak Marksizm temelli bir bilinçle hareket edilirse anlam kazanır. Yani ekonomik alanda azgın sömürü geçerli olduğu sürece, artıdeğer kapitalizmin ve emperyalizmin kasalarında biriktiği müddetçe savaş kaçınılmazdır! Çünkü biriken sermaye, fizik yasalarında da olduğu gibi yok olmaz. Bu sermaye, aynı zamanda yeni coğrafyalar, yeni topraklar, yeni ülkeler “fethetmek” anlamına geliyor. Bu yüzdendir ki, dünya kurulduğu andan beri dünya haritası sürekli değişmiştir / değişmektedir. En son geniş kapsamlı değişiklikler Sovyetik yönetimlerin çökmesiyle birlikte gerçekleşmiştir. Ortadoğu merkezli değişiklikler halen de devam etmektedir.

Şu vurguyla bitireyim: Kapitalistlerin onayı olmadan hiçbir devlet adamı veya hiç bir hükümet, saldırı ve savaş kararı alamaz. Sınır ötesi halklara, devletlere operasyon yapamaz. Çünkü savaş, hükümetlerin isteğiyle değil sermayenin ihtiyaç duyduğu pazar / piyasa nedeniyle meydana gelir. Dolayısıyla barışın hüküm sürdüğü bir dünyanın kurulması, ancak proletaryanın ve onunla ittifak içindeki emekçi sınıfların, ezilen inançların, komünistlerin, kadınların, etnik toplulukların, gençlerin, anarşistlerin, çevrecilerin pozisyonuna bağlıdır.

Previous StoryYazarlar Ne Yazıyor?
Next StoryFilozofların Tanrı’yla Mesaisi

Son Yazılar

  • Komünist Kültür Geleneği
  • Felsefede Kitabi Kültür
  • Veganizm, Kitap ve Yayınevi
  • Felsefe mi, Sanat mı?
  • Fotoğrafçılık Bir Sanat mıdır?

Arşivler

  • Ekim 2025
  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Komünist Kültür Geleneği
  • Felsefede Kitabi Kültür
  • Veganizm, Kitap ve Yayınevi
  • Felsefe mi, Sanat mı?
  • Fotoğrafçılık Bir Sanat mıdır?

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır