site logo
  • ANASAYFA
  • FELSEFE
  • POLİTİKA
  • SANAT
  • HAKKINDA
  • KİTAPLAR
  • KONUK
  • ETKİNLİK
Mayıs 22, 2023  |  By Mehmet Akkaya In Etkinlik, Felsefe, Politika

Klan Demokrasilerinden Sovyetlere

bbbb

Geçtiğimiz haftasonu bir grup arkadaş ile Darmstadt’ta bir araya geldik (14 Mayıs 2023 – Almanya). Konumuz siyaset, devlet, demokrasi ve elbette ki seçimlerdi. Siyaset felsefesi içinden bir sunum yaptım. Klan demokrasilerinden Sovyetlere kadar uzanan bir sürecin felsefesini çıkarmaya çalıştık. Pek çok arkadaş da söz aldı. Sunduklarıma ilişkin sorular, eleştiriler yanında itirazlar ve katkılar da oldu. Seçim günü hasabiyle tartışma sıklıkla seçimlere dair konuşmalara dönüştü.

İşçi ve Gençlik Derneği’nde yapılan tartışmanın moderatörlüğünü, dernek yönetiminden Erol Durak yaptı. Sermayenin iki faşist kliğinden söz edildi toplantıda. Hükümet partisine oranla muhalefetin desteklenmesi gerektiğini savunanlar da az değildi. Üstelik bunlara göre Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde Türkiye’de devrim olmayacak ama hiç değilse toplum bir “nefes” alacaktır!

Toplantı seçim günü yapılmıştı. Sonuçları merak eden bir soru üzerine ben de oranlar verdim ve Kılıçdaroğlu’nun lehine olmak üzere 60’a, 40 oranını verdim ki, görüldüğü üzere yanılmışım! Yanılmışım dediğim cümleyi ünlem işaretiyle bitirdim dikkat ederseniz. Çünkü ne matematiksel hesaplar ne seçim sürecine ilişkin gözlemler ne de ülke ve dünyadaki gidişat mevcut sonuçlar konusunda ikna edici değil. Bu yüzden olmalı ki, 49,5 ile frene basılmış görünüyor.

İnsanlık sınıfsız toplumlardan sınıflı toplumlara geçişle birlikte eşitlikçi özellik ve uygulamaları kaybetti. Bunu yeniden kazanmak için girdiği mücadelede demokrasi en önemli silah oldu. Ne var ki klan demokrasileri denilen sınıfsız topluma özgü uygulamalar dışındaki tüm demokrasiler egemen sınıflara hizmet etmiştir. Buna çok öğülen Yunan kent/polis devletlerinde başvurulan demokrasiler de dahildir.

Yunan kent devletleri içinde en mükemmel olanının Atina’da yapıldığı söylenir. Oysa bu, önemli bir yanılgıdır. Toplantıda Atina demokrasisine dair detaylar da verildi. Atina’nın MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda nüfusunun dört yüz bin civarı olduğu söylenir. Bunların ancak otuz bini vatandaş sayıldığı için demokrasi bunlar arasında söz konusu oluyordu. Seçen seçilen, vatandaşlar arasından oluyor. Köleler, yoksullar, kadınlar, göçmenler, engelliler… Tüm bunlar değil ki seçilmek, değil ki seçmek hakkına sahip olsun, insan yerine bile konulmuyordu.

Devlet teorileri üzerinde de durduk. Marx’ın, devleti üstyapı kurumu olarak gördüğüne vurgu yapıldı. Marx, devleti kötü niyetli insanların kurduğuna inanmaz. Keza ona göre devlet, daha güvende olalım diye de kurulmamıştır. Devlet bir zor aygıtı olmakla birlikte zor yoluyla da kurulmamıştır. Kimi feodal, burjuva-liberal teorilerde olduğu gibi hep var olmuş ve sonsuza dek de varolacak bir kurum da değildir.

Marx açısından devlet, üretim güçlerine bağlı olarak üretim ilişkilerinin belli bir aşamasında ortaya çıkmıştır; üretimin ve mülkiyet ilişkilerinin ortaklaşmasıyla da sönümlenecektir. Bu yüzden Marx’ın teorisi, sözleşmeci teorilerden (Hobbes, Locke, Rousseau) ayrıldığı gibi teolojik, merafizik türden teorileri de reddeder. Dolayısıyla devleti Tanrı icadı olarak görmek veya organizmacı devlet teorilerinde olduğu gibi (Platon, Aristoteles) insana benzetmek gerçekleri yansıtmıyor.

Toplantıda cumhuriyet öncesi gelişmeler de konu edildi. Ermeni halkının mücadelesi örnek verilirken konu Komünist Manifesto’nun Osmanlıcaya çevrilmesine kadar genişledi. Engels’in yazdığına göre Manifesto, 1882’de Ermeni bir aydın tarafından Türkçeye (Osmanlıca) çevrilmiş. Osmanlı-Türk egemen sınıflarının Ermeni halkına (ulus) neden düşman olduğu da ortaya çıkmış oluyor.

1876’da açılan Osmanlı parlamentosuna da dikkat çekilen toplantıda, kullanılan tüm hak ve özgürlüklerin ödenen bedellerle mümkün olduğuna da parmak basıldı. Meclisin, cumhuriyet döneminden önce açıldığı bilgisi paylaşılırken 1908’de siyasal partilerin kurulduğu yani demokratik koşullarda olmasa da seçimler yapıldığı da söylendi.

Türk resmi ideolojisinin her şeyi kendisiyle başlatmasının gerçekleri yansıtmadığının altı çizdik. Üstelik gelişme gibi gösterilen kültürel, siyasal kurumların emekçiler açısından hiç de büyük kazanımlar olmadığı da besbellidir. Demokrasinin ancak Paris Komünü veya Sovyetik yönetimlerle birlikte bir kazanım olduğunun altı da çizilmiş oldu. Zira doğrudan demokrasinin koşullarını tartıştığımız toplantıda bunun ancak özel mülkiyeti (burjuva, feodal) ortadan kaldırmakla mümkün olacağına işaret edildi.

Toplantıda, başta da belirttiğim gibi aktüel siyaset, seçimler ve Yeşil Sol Parti’de (YSP) yoğunlaşma oldu. Sol hareketin YSP’den ayrı olarak ele alınmasının yanlış olacağına dikkat çekildi. Buna bağlı olarak da devrimci örgütlerin boykot kararı eleştirildi. Halbuki toptan bir şekilde boykot yapılmıyor! Bu türden görüşleri toplumda bir karşılığı olmayan küçük burjuva devrimcileri paylaşıyor.

YSP içindeki devrimci örgütler ise parlamento seçimlerinde YSP’yi destekliyor, cumhurbaşkanlığını ise boykot ediyor. Bana göre doğrusu da budur. Böyle bir anlayışın eski rejime/hükümete hizmet edeceği söyleniyor ki, buna katılmak mümkün değil. Kaldı ki, devrimci yapıların boykotu, sınırlılığından dolayı zaten sonucu etkilemeyecektir.

Kılıçdaroğlu lehine yaptığım yorumun benzerini ve hatta daha pozitif olanını YSP için de yaptım. Yüzde 15-20 oy alacağını ileri sürdüm. Elbette bu öngörümün hipotetik olduğunu, koşullara bağlı olduğunu da üzerine basa basa belirttim: Olağan, demokratik bir seçim olursa… Ne var ki, bunda da yanıldım! Bu türden yanılmaların maddi temeli vardır. Çünkü görüldüğü kadarıyla burjuvazi kendi demokratik kurallarına uymuyor ve faşizmi az da olsa gevşetme/esnetme eğiliminde görünmüyor.

Previous StoryŞeyh Bedreddin Devrimi ve Güncelliği
Next StoryFestival Gibi Anma!

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Arşivler

  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Sayfalar

  • #14 (başlık yok)
  • Biyografi
  • İletişim
  • Sample Page

Son Yazılar

  • Düşman İkiz Kardeş
  • Yazarlar Ne Yazıyor?
  • Kentlerin Çekim Gücü
  • Ahlak Ve Eşitlik Üzerine / Feyzi Çelik (Avukat-Yazar)
  • Etik Olan Nedir

Kategoriler

  • Etkinlik
  • Felsefe
  • Genel
  • Hakkında
  • Kitaplar
  • Konuk Yazar
  • Politika
  • Sanat
  • slider
  • Uncategorized

İletişim

e-posta – akkaya44@hotmail.com Telefon - 0544694 5456
Bu site 2019 Tarihinde Mehmet Akkaya Tarafından Yapılmıştır